Narin ve kırılgan; cam sanatı…

Uyumun ve dinlemenin sanatı olarak nitelenebilecek cam sanatını, bu işe gönül vermiş genç isim Mustafa Kaya’yla konuştuk.

Elif Küçük (24)

Basın ve Yayın, Anadolu Üniversitesi

 

Gürültülü bir ortamdayız… Ateşin sıcaklığının girer girmez yüzünüzü okşadığı bir ortam. “Kışın güzel oluyor.” diyor Mustafa. Etrafa serpiştirilen transparan ve rengârenk birçok eser yaratıcılığın ve hayal gücünün somut halini gözler önüne seriyor.

Mustafa, sıcak cam alanında eserini oluşturmaya giderken ben de üç basamaklı tribünde seyirci edasıyla yerimi alıyorum. Şeffaf kaynak gözlüğünü taktıktan sonra her şeye kendini kapatıyor ve işe koyuluyor. Pipo denilen ve cam şekillendirilişi esnasında tüm malzemeleri üzerinde taşıyan alet ile sıcak cam fırınının başına geçiyor. Dört yıl boyunca edindiği tecrübeleri bir bir sergilemeye başlıyor. Narin bir malzeme olmasıyla bilinen ve oldukça sabır isteyen cam, Mustafa’nın kendinden emin ve sakin ellerinde şekillenmeye başlıyor.

Pipoya cam al…

Camı soğut…

Şeffaf camın üzerine renk ekle…

Üfle…

Yabancısı olduğum bu sanatı kavramaya çalışırken, Mustafa arada yanıma gelerek yaptığı işlemler hakkında anekdotlar veriyor ve hızlıca eserinin başına dönüyor. Üfledikçe camın ebadı genişliyor, genişledikçe motifler değişiyor ve nihayet hayal edilen form ve renk kendisini gösteriyor…

Cam senin için çocukluktan gelen bir tutku mu, yoksa içinde sonradan yeşeren bir arzu mu?

Çocukluktan gelen bir arzu değil. Üniversiteye hazırlanırken cam bölümünün olduğunu bile bilmiyordum. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü’nü kazandım.  Bölüme girdikten sonra da çok sevdim yani sonradan yeşeren bir arzu diyebilirim.

Yani, tetikleyen şey sadece üniversite seçimleri diyebiliriz…

Güzel sanatların herhangi bir alanını, hiç fark etmez, istiyordum. Plastik sanatlara, resme ve heykele ilgim vardı. O yüzden cama geçince camdan heykel yapmaya başladım zaten. Sadece malzemem değişti aslında.

Sanat camiasında idol olarak gördüğün, esinlendiğin biri var mı?

Türkiye’den kimse yok açıkçası. Yabancı sanatçılardan ise Martin Janecky ve Raven Skyriver’ı model alıyorum. Janecky, çok genç bir sanatçı ve bence sıcak cam alanında insan anatomisini cama en iyi uygulayabilen kişi. Camda detay girmek biraz zordur ama kendisi insan anatomisini yakın bir şekilde verebiliyor. Raven’ın çalışmalarında da sevdiğim şey renk kullanımı. Formlarla renklerin birleşimini gayet başarılı uyguluyor.

Çalışmalarında hangi motifleri kullanmaktan hoşlanıyorsun?

Şu an daha çok renk ve formda kendi dilimi bulmaya çalışıyorum. Eğer bir sanatçıysan kendi üslubunu bulman, yakalaman çok zor. O yüzden çeşitli teknikler deniyorum ama genel olarak soyuttan hoşlanıyorum diyebilirim. Heykellerimde de bunu görebilirsin. Figür çalışıyorum ancak normal figür formlarının dışında çizgiler de mevcut.

Yaratım sürecinde herhangi bir ritüelin/totemin var mı?

Hazırlanış sürecinde bir ya da iki hafta öncesinden çizimlerimi yapıp kafamda iyice oturtmaya çalışıyorum. Cam durağan bir şey değil. Hareketli bir malzeme olduğu için reaksiyonlarına göre bir planlama yapamıyorsun. Bu nedenle kafamda temel hatlarıyla iyice oluşturup yapım aşamasına geçiyorum.

Çizimini tamamladın, atölyeye geldin ve eserini ortaya çıkarmaya hazırsın. Bu aşamada uygulanılan teknikler neler biraz anlatır mısın?

İşleme pipo adı verdiğimiz alet ile başlıyorsun ve üzerine ilk rengi alıyorsun. Tabii renkli bir iş yapacaksan… Transparan bir iş için hiç renk almana gerek yok. Mesela renk en altta olmak zorunda da değil. Yani, ilk başta şeffaf alıp sonra en üst katmana da renk sarabilirsin. Nasıl bir iş yapıyorsan ona göre değişir. Rengi aldıktan sonra da cam soğutuluyor.  Çünkü onu soğutmadan ve katılaştırmadan fırına girip üstüne bir kat daha şeffaf alırsan şekli bozulur gider. 

Bir sonraki aşama ise üfleme. Üfleyip cam kütlenin içine havayı yerleştiriyorsun. Daha sonrası büyütmeye kalıyor. Ne kadar büyüteceksen o kadar cam alıyorsun. İş süresince aletleri kullanıyorsun. Maşa, makas, cımbız, kepçe, gazete (kepçe, cam yuvarlak ve küçükken kullanılıyor ancak form değiştikçe camı içine sokamıyorsun. Öyle zamanlarda formu vermeye ve soğutmaya yardımcı olan şey gazete oluyor.) Kısacası, nasıl bir form istiyorsan ona göre bir alet kullanıyorsun. 

Peki, camın temeli kumsa cam sanatının temeli sence nedir

Aslında temeli sadece kum değil. Camı iksir gibi düşün, içerisinde birçok kimyasalı barındırır. Cam sanatının temelinde yatan şey ise bence uyumdur. Az önce söylediğim gibi, camla uyum halinde olman ve onu dinlemen gerekiyor. Malzeme hareketli ve istediğin şeyi yapamıyorsun. Camın sınırları var. Eğer gereken hamleyi anında yapamazsan akıp gidebilir.

Bir eserde, Mustafa Kaya’nın imzasını nasıl anlarız? Farkındalığını ortaya koyan şey nedir?

Alışılagelmiş formların dışındaki formlar… Belirgin anatominin dışına çıkmayı seviyorum. Burnu burun ya da gözü göz gibi kullanmak değil de onların bendeki yansımalarını aktarmayı seviyorum.

Bilinirlik adına eserlerini nasıl pazarlamayı tercih ediyorsun?

Instagram, Behance, Facebook gibi sosyal medya mecralarını kullanmaya çalışıyorum. İnsanların dikkatini çekmenin en kolay yolu bu… Türkiye’de cam piyasası oldukça sınırlı. Sosyal medya sayesinde dünya çapında bütün camcılar birbirini takip edebiliyor. İş ilanları ve aranan elamanlar dünya çapında gerçekleşiyor. Çünkü yeni gelişen bir alan. Bu sebeple sosyal medyayı iyi kullanmak gerekiyor. 

Nasıl bir eser ortaya koyduğunda ‘oldum’ diyeceksin?

Bunu daha diyemedim, diyebilir miyim de bilmiyorum. Belki anlatmak istediğim temayı çok net ve zekice verebilen bir iş yaptığım zaman oldum diyebilirim. Heykellerin dışında kavramsal sanata da ilgi duyuyorum. İzleyiciyi buradan yakalayabilirsem güzel olabilir. Cam ve plastik sanatlarda mesajı vermek zor. Fotoğraf ya da video art gibi değil.

Bu meslekte senin için en üst nokta nedir?

Stüdyo camcılığının çıkış noktası Amerika. Şu an ustaların hepsi orada farklı atölyelerde çalışıyorlar, üretim yapıyorlar. Yılda birkaç kez toplanarak birlikte yemek yiyorlar. Yeni gelen sanatçılar da ustaların kadehlerini yapıyor. Herhalde, o kadehleri yapıp, masterlar ile yemek yersem en üst noktaya ulaşmış hissedeceğim. Belki en üst denemez ama bu beni gayet tatmin eder.

Sergilere katılıyor musun?

En son İstanbul Galata’da Glasst adlı bir atölyenin sergisine katıldım. Henüz kişisel sergi açamadım ama karma sergilerde yer aldım. Sadece cam sanatçılarına ait olan karma sergilerde de bulundum. Paşabahçe’nin 2 yıl önce endüstriyel tasarım üzerine düzenlediği bir yarışmada yaptığım kadeh tasarımıyla da ödül aldım.

İlk eserini ve son eserini kıyasladığında kendinde ne gibi gelişmeler görüyorsun? Mustafa, kendisine neler katmış ve eserlerinde neler değişmiş?

Teknik açıdan çok büyük bir gelişme var. İyiliğin kıstaslarından biri camın et kalınlığı olabilir. Üfleme yaptığında dış et kalınlığı ne kadar incelirse o kadar geliştiğini söyleyebilirsin. Renk kullanımında da geliştim diyebilirim. Camda renk kullanımı biraz farklı, her yere eşit oranda yayabilmek gerekiyor. En önemlisi de benim ya da başka birinin işine baktığım zaman hangi açıdan eksik, hangi açıdan tamamlanmış olduğunu görebiliyorum. Gözüm gelişti.

Gelecek hakkında herhangi bir planın var mı?

Yurt dışında yapmak istiyorum bu işi. Türkiye’de normal sanat dahi zayıf kalıyor. Cam da bayağı geride ve ben sınırlarımı zorlamak, kendimi geliştirmek istiyorum. Norveç, Malta gibi ülkelere iş başvuruları yaptım ama asıl hedefim tabii ki Amerika çünkü Amerika camın Kâbe’si gibi bir yer.

Bu yazı ilk olarak JR by Campaign Mart 2017 sayısında yayımlanmıştır.