Bilim kurgudan gerçekliğe

Her geçen gün zekasına zeka katan yapay zeka ve sanal asistanların, bizi bizden daha iyi tanımaları mümkün mü?

 

Yıldırım Ünverdi

ULMAR AR-GE ve Bilişim Koordinatörü, 

Bahçeşehir Üniversitesi

 

 

Sürücüsüz aracınızla arka koltukta yolculuğunuzun keyfini sürerken bir yandan da kişisel sanal asistanınız sizlere bugünkü programınız hakkında bilgiler veriyor. İş yerinize geldiniz, masanıza yaklaştığınızı fark eden dijital iş arkadaşınız “Dünkü verileri görmek ister misiniz?” dedi ve ekranınıza dünkü verileri yansıttı. Oysa ki siz “Hayır, bana yarınki tahminleri göster” dediniz. Şirketiniz için genel ya da spesifik olarak neyi sorguladıysanız, yarınki yüksek olasılıklı tahminlerini ekranınıza yansıttı bile… Yukarıda yazılanlar size bir film karesi gibi gelebilir ama bahsedilenler hali hazırda var olan ve geliştirilen ‘yapay zeka’lar….

Yapay zeka kavramı gün geçtikçe hem kişisel hem de sektörel alanlarda gittikçe önemli bir yer ediniyor. Her geçen gün ilerleyen teknoloji sayesinde “Acaba daha karşımıza neler çıkacak?” sorusu sınırları zorlamaya başlamış durumda. Çünkü izlediğimiz filmlerde yer alan üst düzey bilim kurgu ve  teknolojik boyutlar, bizlere “Yok artık!” dedirten unsurlar, artık güncel hayatın içinde yer alıyor. Sürücüsüz otomobiller, kişisel sanal asistanlar, sütün ya da bir sebzenin azaldığına dair size mesaj gönderen bir buzdolabı, hastaları tedavi eden robotlar, kanser için erken teşhis programları, sektörel bazda yeni trendleri tahmin eden, her müşteri için farklı analiz ortaya koyan yazılımlar, ses tanımasıyla sizin o günkü ruh halinizi anlayan, kısacası sizi sizden daha iyi bilen ve her gün kendini geliştiren bir dünyaya hoş geldiniz.

Devamlı bir yapay zeka kavramından bahsediliyor, peki ya neler oluyor?

Son 3 seçimi doğru olarak tahmin eden yapay bir yazılım sisteminin Trump’ın kazanacağını söylediğini biliyor muydunuz? Yapılan anketler, atılan manşetler Donald Trump üzerinde öncü olan Hillary Clinton’ı sürekli olarak başkan olacağını gösterdi ancak yapay yazılım sistemi, başkanlık seçiminin sonucunda farklı bir öngörüde bulundu. Mogia adı verilen sistem, Google, YouTube ve Twitter gibi çevrimiçi platformlardan 20 milyon veriden yararlanarak tahminlerini ortaya koymuştu. Mogia, son üç başkanlık seçiminin yanı sıra Demokrat ve Cumhuriyetçi birincilleri de doğru bir şekilde öngördü. Ve sonuç olarak Donald Trump başkan oldu. Yapay zeka, insanoğluna karşı başarısını kanıtladı.

Cambridge Üniversitesi ve Stanford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, kişilerin Facebook paylaşımlarının beğenilerinin, cevapların ve etkileşimlerinin, ailesi ve arkadaşlarınınkiyle nasıl eşleştiğini inceledi. Beğenileri, paylaşımları inceleyerek sadece Facebook etkileşimlerine dayalı olarak kişilikleri doğru bir şekilde tahmin edebilecek bir algoritma oluşturdu ve şaşırtıcı bir şekilde, karakterinizi yakın arkadaşlarınızdan daha iyi bilen bir sonuç ortaya çıktı. Geliştirilen yazılım bir kişinin kişiliğini, eşleri de dahil, ona en yakın insanların çoğundan daha iyi tahmin etmede daha başarılıydı.

Bilim adamları ayrıca, hastalarda kanserin erken kanıtlarını belirlemek için AI sistemlerini geliştiriyorlar. Beth Israel  Deaconess Tıp Merkezi (BIDMC) ve Harvard Tıp Fakültesi (HMS) tarafından ortaklaşa yürütülen bir araştırmada, AI tabanlı bir sistem, lenf modu görüntülerinde metastatik meme kanserini, ortalamanın üstünde bir hassasiyetle saptayabildi. BIDMC merkezinde çalışan Andrew Beck, iki yöntemin birleştirilmesinin %99,5 doğruluk oranı verdiğini ve bu nedenle “hataların önemli ölçüde azaltıldığını” söyledi. Şu anda kadınlar göğüs kanserini saptamak için evde aylık olarak yaptıkları kontrollere ve yıllık mamografilerine güveniyor. Yakında başka seçenekleri olacak. Gen analizi, tümör yorumu, ilaçların keşfi, kemoterapi yanıtı ve hatta kanser aşıları – bunlar, şirketlerin kansere karşı mücadelede yardımcı olmak için gelişmiş algoritmalar yaratmaya çalıştıkları alanlardan.

Pazarlama alanında tahmin edebilen algoritmalar sayesinde şirketler müşterilerini daha iyi analiz edecek. Markaların müşteri katılımını artırmak ve müşterileri ile anlamlı ilişkiler kurmak için yapay zeka, şirketlere yardımcı olmaya başladı ve müşteri deneyimi daha kişisel bir hale geldi. Geliştirilen yapay zekalarla müşterilerin beklentileri daha hızlı bir şekilde anlaşılıyor ve karşılanıyor. Geçtiğimiz ay, telekomünikasyon şirketi O2, müşteri hizmetleri ekibiyle aynı işi yapabilen AI teknolojisini tanıtmayı planladığını açıkladı.

Siri, Cortana, Google Assistant, Jarvis, Amazon Echo ve diğerleri hepsi sanal dijital asistanların örnekleridir. Tanımı gereği, sanal dijital asistanlar, doğal dili yazılı veya sözlü olarak anlama yoluyla kullanıcılara yardımcı olan otomatik dijital sistemlerdir. Sanal dijital asistan, sorularınızı daha hızlı ve daha kişisel bir şekilde cevaplamaya yardımcı olur, bunların dışında hesap bilgilerinizin kontrol edilmesi veya güncellenmesi gibi görevlere de  yardımcı olur. Mark Zuckerberg’in Jarvis videosunu izlediyseniz dijital kişisel asistanın geleceğini daha iyi anlayabilirsiniz. ‘Her’ filmini hatırlayın. İleride sizin de Samantha adında bir sevgiliniz olabilir.

Hazır olun!

Sınırların ötesinde bir dünyadan bahsediyoruz  bu yüzden derinlemesine bu konu hakkında birçok şey yazılabilir lakin sonuç olarak, yapay zekalar birçok alanda hem kişisel hem sektörel bazda gün geçtikce daha çok yer alıyor ve almaya devam edecek. Bu gelişme gelecek açısından kişiler ve sektörler için daha kolay bir yaşam anlamına gelse de, yakın gelecekte insana duyulan iş gücü ihtiyacı azalacak. Örneğin, PwC’nin çalışması, 2030 yılında İngiltere’deki işlerin yüzde 30’u kadarının robotlar ve yapay zeka tarafından ele geçirilme riskini ortaya çıkardı. Bu oran, ABD’de yüzde 38 ve Almanya’da %35. Bu durum şirketler için maliyetleri düşürecektir ama aynı zamanda birçok işten çıkarmayı da beraberinde getirecektir. Bu tür teknolojilerin gelişmesiyle birlikte gizlilikle ilgili endişeler daha da artacaktır.

Hayal ettiğiniz şeylerin, yok artık bu da olmaz dediğiniz fimlerin uzak bir geleceğin hikayesi olduğunu düşünmeyin. Yapay zekanın düşünülemez bir potansiyeli vardır. Önümüzdeki birkaç yıl içinde, hayatımızın her alanında devrim yaratacak.

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Nisan 2017 sayısında yayımlanmıştır.