Laptop’ım olmadan asla

Artık herkesin söyleyecek bir şeyi vardı, hepimiz seyirci değil dahil olmak istiyorduk. Elimiz, kolumuz, beynimiz, gözümüz olan internet; söyleyecek çok şeyi olan bizleri buluşturarak dizüstü edebiyatı oluşturdu.

Sosyal medyanın ve mecraların güçlenmesiyle kullanıcıların da içeriğe dahil olacağı fikri çok da uçuk değildi, ki zaten 2004 yılında da Web 2.0 kavramı ortaya atılmıştı. Adeta internete demokrasinin geldiği söylenebilirdi, ekran başındaki kullanıcılar da ekranda neyin olacağına karar vererek içeriği oluşturabiliyordu. Bu interaktif oluşum kendini edebiyat alanında da gösterdi. Çeşitli profillerde blogger’ların veya sözlük yazarlarının kendi hayatlarına dair yazdıkları yazılar internet ortamında ünlenerek kendi yoğun hayran kitlesini oluşturdu. Şu an okuduğunuz bu yazı da edebiyatta farklı bir kırılma yaratan dizüstü edebiyat türünü anlatıyor. Dizüstü edebiyat tanımı aslında seriye adını veren ve yayınevinin de bastığı serinin adı. Psikiyatr yazar Cem Mumcu’nun ad verdiği seri, sosyal medyada ünlenmiş yazarların internette yazdığı günlüğe benzer yazılarının kitaplaştırılmasıyla oluşuyor. Seriyi, Okuyan Us Yayınevi basıyor.

 

Doğal ve cesur bir anlatım

Kitapların düşünülenin aksine uzun ama akıcı bir anlatımları var. Oldukça günlük, doğal, “terbiye edilmemiş” bir üslupla, belirli kurgulardan kopuk, tam anlamıyla “kafasına göre” yazılan bir türden söz ediyoruz. Hikayeler ağdalı cümlelerle anlatılmıyor, bilakis onlardan kaçıyor. Popüler kültürden beslendiğine yönelik ifadelerse hafif kalır çünkü tam da popüler kültürün içerisinde var oluyor.

Konu çeşitliliği bakımından ise sıradan olayların komik esprilerle süslendiği, hızlıca okunabilen, “light” bir seri. Gerçeküstü olaylar, korku, bilimkurgu gibi uyarıcı ve gerici unsurlar içermiyor. Aksine okuyucuyu rahatlatmak, onu gevşetmek ilk hedef. Entelektüel olma kaygısı da yok ama keyif vadediyor. Anlatılanlar gündelik hayatta ofisteki kızın / okuldaki çocuğun başından geçen, hep duyduğumuz olaylar, hatta bizzat yaşayıp deneyimleme olasılığımız da çok yüksek. Onun dışında aşk en önemli temalardan biri dizüstü edebiyat türünde. Top 5 sıralaması yaparsak aşkı; eski sevgili, dedikodu, seks ve fazla/eksik kilolar izliyor.

Dizüstü edebiyatı çekici yapan bir nokta da yazarların, blog’larda ve kitaplarda insanların kendilerine bile itiraf edemediği konuları cesurca işlemeleri. Belki de ID’in Ego’ya baskın geldiği bir edebiyat türü olduğu söylenebilir, ne dersiniz? Okuyucular ise dizüstü edebiyat kitaplarıyla ilgili en sevdikleri şeylerden birinin sadece kendisinin öyle düşünmediğini ortaya çıkararak, yalnız olmadıklarını düşündürtmesi olduğunu belirtiyor.

İçimizden yazarlar

Gelelim yazarlara… Herkesin söyleyecek bir şeyi olduğunu bir kere daha kanıtlayan ve kendini cesurca ifade eden bu yazarlar kimler? En ünlüleri şu an Hürriyet’te köşe yazarı olan Pucca. Onun dışında bir çırpıda sayabileceğimiz diğer isimler ise, kızlarla olan maceralarını anlatan ve Sami Hazinses takma adıyla yazan Aras Öztürk Çolak, 40 yaşın getirdiklerine değinen Şebnem Aybar, Nokta dergisinde yazan Şişman Kız, Sigmund Freud ve Pink Floyd’u sevdiği için nick’inde birleştiren Pink Freud, ötekileştirilen insanları anlatan Angutyus, sıradan bir hayat yaşadığını belirten French Oje ve French Oje’nin kankası olan T.B…

Yedinci sanata da sıçradı

Blog’ların dijital edebiyatta başlattığı akım, sinemaya da sıçradı. Dizüstü edebiyat, ana akım sinemada ilk meyvesini Hadi İnşallah filmi ile verdi. Pucca’nın Küçük Aptalın Büyük Dünyası kitabından uyarlanan yapım, Box Office Türkiye rakamlarına göre 16 hafta vizyonda kalarak toplamda 1.255.390 seyirciye ulaştı. İlk olarak serinin en popüleri Pucca’nın bir kitabının uyarlanması da kimse için pek şaşırtıcı olmadı zaten. Seriye ait diğer kitaplardan başka filmler de izleyici kitlesi tarafından heyecanla bekleniyor.

Günümüzde dijital edebiyatın ilerleyişini ve çeşitli disiplinlerde yarattığı kırılmaları, dizüstü edebiyat serisinin kurucusu Cem Mumcu verdiği bir röportajda bir cümle ile özetliyor aslında: “Hayat aktıkça, kitaplar da değişecek ve dönüşecek.”

 

SPOILER

“Bir şeyi ne kadar çok istersen oluyor hadisesi yalan. Sen istediğin şeyi unutana kadar evren sana onu vermiyor.”

Şimdi Biz Neyiz?, Pucca

“Hepimizin bir nedeni var, yanlış işler yapmak için…”

Fedai, Angutyus

“…Ama nasıl ki ‘seni seviyorum’ demekle bir insan sevilmiyorsa, ‘ayrılıyoruz’ denildiği andan itibaren bir ilişkinin bıçak gibi kesilmesi de saçmaydı.”

Seni Gömmem İmkansız, Sami Hazinses

“Dünya üzerinde milyonlarca insan var. Çinlisi, Afrikalısı, zencisi, cücesi. güzeli, çirkini, çeşit çeşit ve hepsinin sadece bir ortak noktası var: Herkes birisinin eski sevgilisi. İster uzaya çık, ister kanserin tedavisini bul, istersen beş üniversite bitir, eğer görücü usulü evlenmediysen, birileri tarafından mutlaka ‘eski sevgili’ olarak anılmaya mahkumsun.”

Sorun Bende Değil Sende, Pinkfreud

“Aşık olmak çok ender rastlanan bir durum bence. Ben aşık olduğumu nasıl anlarım biliyor musun? Sabah uyandığım zaman aklıma ilk gelen şey onun adıysa işim bitmiş demektir.”

Erkek Dedikodusu 1, French Oje – T.B.

Dizüstü edebiyatta en çok işlenen konular TOP 5:

  1. Aşk
  2. Eski sevgili
  3. Dedikodu
  4. Seks
  5. Fazla/eksik kilolar

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Mayıs 2017 sayısında yayımlanmıştır.