Yine, dergileri hazırlarken nasıl geçtiğini anlamadığımız bir ayı geride bıraktık. Ülkenin doğusunda uzun bir süredir sokağa çıkma yasağıyla yaşarken insanlar ve içinde çocuk ve bebeklerin, hamile bir kadının da olduğu siviller vurularak hayatını kaybederken,
Star Wars bizim de ilgimizi çekti çekmesine ama biz bu sayı için Abluka ve Sarmaşık filmleriyle gözümüzde ve gönlümüzde iyice değerlenen, bulunduğu yerden bir anda birkaç basamak yükseldiğine inandığımız yeni nesil Türk sinemasını ele aldık. Onur Özgen, son zamanlarda izlediğimiz beş film – Gişe Memuru, Tepenin Ardı, Sivas, Abluka ve Sarmaşık – hakkında yazdığı inceleme yazısıyla yavaş yavaş politikleşebilen bir Türk sinemasıyla karşı karşıya olduğumuzu gözler önüne serdi. İpek Konak da bu filmlerden sahneleri illüstrasyonlarıyla kapağımıza taşıdı.
Ocak sayısında öne çıkan bir diğer konu ise “empati”. Hani şu, biz Batı’dakilerin hiçbir zaman Doğu’dakiler için hissetmeye çalışmadığı duygu… Samsung’un 2015’in başında yayınladığı Duyan Eller kampanyasını hatırlarsınız. İşitme engelli Muharrem’e yapılan, ne onun ne de izleyenin gözyaşlarını tutabildiği duygusal sürpriz… İnternet yoluyla bir anda herkese ulaşan ve izleyenin hafızasına kazınan bu reklam filminin fikrinin temelinde empati yatıyor. Empatiyi kreatif ekibe işleyense, Leo Burnett’in genç stratejisti Berkant Avcı’ydı. Berkant, ekibe her zamankinden farklı bir brief vermişti; bir işitme engelli gibi duymuyormuş ve konuşamıyormuş gibi sessiz bir sunum yapmıştı. Berkant’la yaptığımız röportaj sırasında öğrendiğimiz bu “Silent Brief”, işin sonunda izleyenlerde bir farkındalık oluşturmuş ve kampanyanın büyük bir başarı kazanmasında etkili olmuştu.
Bir danışmanlık şirketi olan Lady Geek’in yaptığı yıllık Global Empati Endeksleri de gösteriyor ki, empati kurumlar arasında da başarının önemli bir unsuru. 2015 endeksine göre empati, listedeki ilk 10’a listenin sonundaki şirketlere kıyasla %50 daha fazla kazanç olarak geri dönüyor (Endeksin ortaya koyduğu en empatik şirketleri Career sayfalarında bulabilirsiniz).
Aslında empati sadece daha doğru, sağlıklı ya da kazançlı ilişkiler kurmak için yaptığımız sosyal bir manevra da değil, son derece doğal ve insani bir tepki. Ama bu tepkiyi genelde sadece çok yakınlarımız söz konusu olduğunda veriyoruz. 2013 yılında Virginia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada araştırmacılar, katılımcılara farklı zamanlarda kendilerine, bir arkadaşlarına ve bir yabancıya elektro şok verileceği tehdidini yöneltip bu sırada beyinde oluşan aktivasyonu ölçtüler. Tanımadıkları birine elektro şok verileceği tehdidi bu beyin bölgelerinde neredeyse hiç aktivite olmadığını gösterdi. Ancak bir arkadaşa yönelik tehdit söz konusu olduğunda, kişinin kendisinin tehdit edilmesi ile neredeyse eşit düzeyde aktivite artışı ölçümlendi.
Yani tek mesele, bir tehdit durumunda tanımadıklarımız için de yakınlarımız için yaptığımız gibi tepki vermek. Bunu nasıl yapabileceğimizi hepimizin kendi yöntemleriyle keşfetmesi gerek. Tıpkı Berkant’ın işitme engelliler için yaptığı gibi…
Keyifli okumalar, 30 yaş üstüne de 🙂
Didem Öner (27)
JR. Yayın Yönetmeni
Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Ocak 2016 sayısında yayınlandı.