FRP’ler nedir ve bize nasıl yardımcı olurlar

Fantastik Rol Yapma oyunları, yani FRP’ler, 40 yılı aşkın süredir varlar. Son zamanlarda Türkiye’de popülerlik kazanmaya başlayan bu masa üstü oyun türü aslında sadece bir oyun değil. Aynı zamanda hayatın minik bir pratiği. Mehmet Alan

Başta FRP’nin ne olduğunu bilmeyenler için onu açıklamam gerekiyor: FRP yani Fantasy Role Playing (Fantastik Rol Yapma) kısaca, olmadığınız karakterler gibi davranıp, onlarla belirli kurallar çerçevesinde oynamak demek. Oyuna başlayabilmek için ilk başta oyuncuların kendilerine bir karakter yaratmaları gerekmektedir. Yaratılan karakterler elf, cüce veya ork gibi fantastik yaratıklardan cyborg veya android gibi bilim kurgu yaratıklarına kadar her şey olabilir. Irklar belirlendikten sonra seçilen kurallar dahilinde her oyuncu karakterlerinin uzmanlık alanlarını seçerler, bunlara kısaca ‘class’ denir. Oyunun kuralları içinse birçok farklı kaynak mevcut, sizin sadece ne oynamak istediğiniz önemli. Oynamak için lazım olan araçlar ise gayet basit: oyuncular, iki ila beş arası makul, oyunu yöneten bir kişi, yani Game Master, kağıt ve kalem. Az araç isteyen bu oyun türünün tamamlanabilmesi için ihtiyacı olan en önemli şey ise hayal gücü.

Oyunun nasıl oynandığına gelince; oyun, bir hikaye anlatıcıya ve hikayeyi ilerletecek karakterlere ihtiyaç duyuyor. Yani oyun, arkadaşlarınızla bir araya gelip hep beraber anlattığınız bir öykü aslında. Hikaye anlatıcısı hazır olan senaryolardan birini seçebilir veya kendisi sıfırdan bir senaryo yaratabilir. Bu senaryolar dünyayı büyük bir kötülükten kurtarmaktan küçük bir soygun gerçekleştirmeye kadar her şey olabilir. Kurallar ise seçtiğiniz veya yarattığınız senaryoya göre değiştirilebilir ve ayarlanabilir. Sonuçta amacınız maceralar yaşayıp, eğlenmek ve eğer kurallar buna engel oluyorsa onları yıkmakta serbestsiniz. Eğer senaryo herkesin hoşuna gidecek bir şeyse ve kurallarla karakterler belirlendi ise oyuna başlanır.

Şimdi oyunun kendisine biraz aşina olduğunuza göre size faydalarından bahsedebilirim. Oyun, rekabetçi bir şekilde oynanabilse de, temelinde bir grup insanın beraber çalışıp bir mücadeleyi aşmalarına dayandığı için öncelikle iş birliğini güçlendiriyor. Oyuncular kendilerinden başka karakterler canlandırdıkları için ise empati kurma becerileri gelişiyor, ve karşılaştıkları problemler onlara problem çözme yetenekleri ve istenmeyen durumlarla ilgilenebilme becerileri kazandırıyor. Beraber bir hikaye yarattıkları için ise yaratıcılıkları, başka insanlarla beraber iletişimde oldukları için ise sosyal becerileri gelişiyor. Ve eğer kişinin kendisi belli sosyal kaygılar yaşıyorsa oynadıkları karakterler aracılığıyla bu kaygılardan kurtulabiliyorlar. Detay ve kanıt vermeyince büyülü gibi duruyor evet, belki de öyledir, ama inanın bana işe yarıyor.

İş birliği
Oyun yöneticisinin yani Game Master’ın, oyuncuların karşısına çıkardığı problemler değişkenlik gösterebilir, bu problemlerin zorlukları, çözüm yolları ve çözümü sağlayacak olan materyaller birbirlerinden farklı olabilirler. Ama bu problemleri çözmek için oyuncular her zaman beraber çalışmak zorundadırlar. Çünkü hangi sisteme veya kurala göre oynuyor olurlarsa olsunlar, oyun hiçbir zaman karakterlerin kendi başlarına her şeyi başarabilmelerine izin vermez. Mesela bir büyücü ellerinden ateş çıkarıp sönmüş meşaleleri yeniden yakabilir ama mağaranın girişini tıkayan kayayı yerinden kaldıramaz. Çünkü büyücüler tasarım gereği yüksek akli becerilere sahiptirler ama kas konusunda diğer becerilere sahip karakterlere muhtaçtırlar. Yani aynı gerçek hayatta olduğu gibi oyunda da her konuda harika olamazsınız. Oyuncuların canlandırdıkları karakterler eksiklerinin farkında olup karşılarına çıkan mücadelelerin üstesinden bu eksiklikleri göz önüne alarak gelmeye çalışırlar. Ellerinde sahip oldukları sınırlı kaynaklarla ve çeşitli yeteneklere sahip iş gücü ile karşılaştıkları problemi çözerler. Aynı zamanda oyuncular hem kendi hem de diğer karakterlerin becerilerinin ne olduğunu ve hangi konuda uzmanlık gösterdiklerini öğrenirler. Yani aynı gerçek hayatta ki gibi, bir grup insan neleri başarabildikleri ortaya atıp yeteneklerine ve uzmanlıklarına göre iş bölümü yaparak önlerindeki engelleri aşarlar.

Problem çözme
Problem çözme becerilerine gelince, burada oyunu yöneten kişiye oyunculardan biraz daha fazla iş düşüyor. Sonuçta problemleri yaratacak kişi, en azından direkt olarak, Game Master. Yaratılan problemler genel veya özel olabilirler. Mesela önlerine verilen görev canavarlar tarafından ele geçirilen bir kaleyi temizlemek olabilir. Veya karakterlerin geçmişinden gizemli bir figür onlardan kurtulmaya çalıyor ve kahramanlarımızda bu gizemli figürün kim olduğunu bulmaya çalışıyor olabilirler. Önemli olan oyuncuların önlerine çıkan bu önlemleri ellerindeki sınırlı kaynakları ve yetenekleriyle aşma yolları bulmaları. Çünkü FRP dünyasında her sorun şiddetle çözülen türden değil: oyuncuların çoğu zaman araştırma yapması, bulmaca çözmesi veya diplomatik yollara başvurması gerekmektedir. Eğer oyuncular çözüm bulma stratejilerini çeşitlendirmezlerse kaybetmeye mahkumdurlar. Bu kaybetme olasılığı oyunculara kendilerini geliştirmeleri için bir teşvik görevi görür. Ve eğer oyuncular başarısız olurlarsa da eksikliklerinin farkına varıp onları düzeltmenin yollarını gösterir.Oyunda öğrenilen teknikler çoğunlukla gerçek hayata da uygulanabildiğinden oyun üzerinde yaptıklarınız aslında problem çözme pratiğidir.

Empati ve iletişim
Bu bağlamda, oyuncuların aynı zamanda iletişim kurma ve empati becerileri de artar. Eğer oynadığınız grup yakın arkadaşlarınızdan, oluşmuyorsa aynı yeni bir iş yerinde olduğu gibi, ilk önce oyunu oynadığınız kişilerle ilişki kurmaya başlamalısınız. Onları tanımaya, ne sevdiklerini, boş zamanlarında neler yaptıklarını sorarak başlayabilirsiniz. Bu hem oyun hem de gerçek hayat için geçerli: sonuçta soruların cevapları ya hayal gücünüze ya da ne kadar paylaşmak istediğinize göre değişiyor. Yani tüm kontrol sizde ve oyuncularla/iş arkadaşlarınızla nasıl bir ilişki kurmak istediğiniz de sizin elinizde. Empati konusu ise biraz daha karışık. Oyunu, oluşturduğunuz karakterleri yöneterek oynadığınızdan oyunla aranızda bir uzaklaşma gerçekleşiyor. Yani siz bütünüyle oyunun içerisinde değilsiniz aslında, karakteriniz sizin oyun içerisinde ki bir temsilinden ibaret sadece. Daha önce dediğim gibi ne kadar paylaşmak istediğiniz size kalmış, yani karakterinizi istediğiniz kadar kendinize benzetebilirsiniz. Ya da gerçek hayatta asla olmayacağınız veya olamayacağız bir karakter yaratıp oyunun dünyasını onun aracılığı ile yaşayabilirsiniz. Yaşamak diyorum çünkü belli bir yerden sonra oynadığınız karakterler sizin bir parçanız oluyorlar. Çünkü masa başında olan şey bir grup insanın bir araya gelip yaşadıkları bir anıyı anlatmasına benziyor. Oyun süresince olanlar, karakterlerin başından geçenler, oyuncular için ne kadar uzakta olursa olsun hafızalarında sanki kendileri veya bir tanıdıkları yaşamışçasına taze ve heyecanlı kalıyor. Aslında gerçek olmasalar da hepsi oyuncuların aklında anı misali yer ediniyorlar. O yüzden masa başında olanlara ‘yaşanmışlık’ demek doğal geliyor. Oyuncular kendi karakterlerinin ve diğer oyuncuların ve karakterlerinin yaşadıklarını içerleyip onlarla ortak bir anlayış gerçekleştirebiliyorlar. İşte bu da empati oluyor, kanaatimce.

Yaratıcılık
Oyuncular birbirleri ile anlaşmaya ve iletişim kurmaya alıştıklarında ise yarattıkları hikaye de ona göre çeşitlilik göstermeye başlıyor. Ana hikaye anlatıcı Game Master olsa da belli bir yerden sonra oyuncuların yaptığı seçimler onlara hikayenin kontrolünü devrediyor. Oyuncular karakterlerinin aracılığı ile oynadıkları dünya üzerinde etkiler bırakıp o dünyayı kendilerine göre şekillendirmeye başlıyorlar. Bu da tabii ki oyuncuların yaratıcılığını geliştiriyor. Yaptıkları iş ne kadar grupça olsa da oyunda olan herkesin katkı sağladığı bu iş ortak bir projeye dönüşüyor. Karakterler ve yaşadıkları dünya kat ve kat daha da ayrıntılı olmaya başlıyor. Oyuncular ve Game Master ortaklaşa bir evren yaratıp o evreni birbirleri ile paylaşıyorlar. Bu paylaşımı bir toplantı odasında yeni fikir üretmekle kıyaslayabilirsiniz. İkisinin amaçları farklı olsa da izledikleri yollar aynı: belli kurallar çerçevesinde, doğal bir şekilde gelişen fikirler bütünlüğü. Bu tanım bir grup insan ile yarattığınız her şey için kullanılabilir, FRP size bu yaratım sürecinin pratiğini öğretebiliyor.

Sosyal beceriler
FRP’lerin iletişim becerilerini geliştirdiğinden çoktan bahsettim ama iletişim becerileri sosyal becerilerin tamamını kapsamıyor. Kendi fikrini düzgün bir şekilde ortaya atabilmek, gerektiği zamanlarda bir duruş sergileyebilmek ve başkalarının fikirlerine açık olmak gibi beceriler FRP yoluyla rahatça öğrenilebilir. Oyun herkesin katılımını gerektirdiği için elinde sonunda her oyuncu belli sosyal becerilerini kullanmak zorunda kalacaktır.

Yapılan seçimler oyuncuların hepsini etkilediğinden ortak bir karara varılması için her sesin duyulması ve her itirazın seslendirilmesi gerekmektedir. Bu gereklilikler oyunculara sosyal becerilerini deneyebilmeleri için mükemmel zamanlar oluştururlar.  Bu deneyimler ise oyuncular için gerçek hayatın bir pratiği haline gelirler. Kendilerini ifade etme yetenekleri diğer oyunculara kurdukları güven bağları sayesinde güçlenir. Oyuncu fikirlerinin ve onları doğru şekilde aktarabilmenin değerini anlar. Yani FRP’ler size gerçek hayatta ihtiyacınız olan özgüveni sağlayabilir.

Şimdi bu anlattıklarımı biraz da kanıtlar ve örneklerle desteklersem eminim beni biraz daha ciddiye alacaksınız. Amerika’nın Seattle ve Kirkland şehirlerinde Wheelhouse Workshop isimli bir terapi grubu açılmış. Grubun amacı gelişim çağındaki çocuklara gelişimlerinde faydalı olabilecek sosyal becerileri FRP oyunları ile sağlamak. Grubun yaratıcıları ise Adam Davis ve Adam Johns, ikisi de lisanslı terapistler ve yaptıkları işin çocuklar üzerindeki olumlu etkilerini kendi gözleriyle görüyorlar. Çocukların çekingenlik hallerinden çıkıp, karakterleri aracılığı ile nasıl seslerini kazandıklarını ve nasıl kişiliklerini oturttuklarından bahsediyorlar. Başka bir örnek ise konu üzerinde yapılan empati araştırmalarından verilebilir. Araştırmanın ismi “Empathic Features and Absorption in Fantasy Role-Playing,” ve içeriği ise 127 deneğin çeşitli empati ölçen testlerde nasıl normalin üzerinde başarı gösterdikleri ile alakalı. Deneklerin hepsi FRP oyuncuları ve yaptıkları iki farklı test sonucunda bu oyuncuların karşılaştırma grubuna göre daha fazla empati becerisi gösterdikleri ortaya çıkmış. Yani bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek. Ve eğer çalışma alanlarında FRP’nin nasıl kullanıldığını görmek istiyorsanız internette beş dakika göz gezdirmeniz yeterli. İnsanlar forumlarda, dergi sitelerinde ve çeşitli köşe yazılarında FRP’nin nasıl iş hayatlarını olumlu yönde etkilediklerinden bahsediyorlar. The Telegrapgh’te 2014 yılında yayınlanan bir yazıda Zindanlar ve Ejderhalar oyununun 40’ıncı yılı şerefine bir yazı yazılmış. Yazının başlığı ise “Zindanlar ve Ejderhalar Bize Gerçek Hayat Hakkında Ne Öğretebilir”. Yazının kendisi kısa olsa da içeriği burada bahsettiklerimizle hemen hemen aynı. Yani bu konu sadece bugün, burada konuşulan bir konu değil. İnsanlar çoktan FRP’lerin hayatımızdaki yerlerini araştırmaya ve onlardan bahsetmeye başladılar. Oyunun etkileşim gerektiren yapısı oyuncuların kendilerinden katkı sağlamalarını bekliyor. Eğer bu katkı gereksinimi sağlayamıyolarsa da oyun bu eksiklikleri öğrenmek için harika bir platform oluşturuyor.  Benim yapabileceğim ise konuşulanları olabildiği kadar yüksek ses ile tanıdıklarıma anlatabilmek. Umarım FRP alemine merakınızı biraz bile olsa uyandırabilmişimdir.

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign’in 39. sayısında yayımlandı.