Girişimci olmak için üniversiteden mezun olmayı beklemeye gerek olmadığını kanıtlayan 17 yaşındaki Esra Niyazoğlu, girişimciliği kendi gözünden anlattı.

Esra Niyazoğlu (17)

Öğrenci

 

 

Girişimcilik kavramı bana göre hayatın içinde varlığını koruyan, sadece kişinin bunu fark etmesi için doğru zamanı bekleyen bir ışık. Dolayısıyla girişimciliğin sadece uygun üretim alanı içerisinde işe girişmek olmadığını düşünüyorum. Kendimi ilk kez bir şeylerin içerisine girişen olarak lise birinci sınıfta münazara yarışması için kendi tezimi savunacak doğru fikirleri bulmaya çalışırken fark ettim.Ve düşüncelerimi savunurken doğru kanalları aramak ve ispatlamak beni ve grubumu sınıflar arasında birinci olmaya götürdü. Bu anlamda girişim fikri, doğru sorunlara ve doğru çözümlere sahip olmalı. En önemlisi bulunan fikirler özgün, yaratıcı ve ilham verici olmalı. Ancak bu şekilde sektörde tutunabilir ve kendi işinizi kurabilirsiniz.

Girişim, bir şeylere girişmenin olduğu her yerde vardır. Bu bazen doğrudan olabilir ya da dolaylı yoldan olabilir. Doğrudan girişimciliğin içinde olan-doğuştan girişimci olarak tabir edilen- insan modeli sürekli üretir, yenilikçi ve kararlıdır. Bu özelliklere sahip olması sebebiyle kendi hayatını girişimcilik üzerine yaratır. Örneğin Elon Musk ilk yaptığı girişiminde tüm parasını girişimine yatırdığı için ilk üç ay ofisinde yatmış. Dolayısıyla burada diğer bir önemli unsur ortaya çıkıyor: Risk alma. İşin gerçekleşip gerçekleşmeme durumu belli değilken gerekli özgüveni gösterme ve cesaret etme özelliği devreye giriyor.

Dolaylı girişimcilikte ise yapılan her şey aslında bir girişimcilik ama sadece bunun somut bir eldesini alamayan insan modeli var. Onlar da sürekli yeniliklerin peşinde koşan, kendini geliştirme adına birçok konferansa, eğitime  katılan ve araştırma meraklıları. Aslında dolaylı yoldan olsa da, onlar da  ileride yaptıklarının karşılığını alacaklar ve büyük bir girişimin içerisine gireceklerdir. Steve Jobs’ın “İleriye bakarak noktaları birleştiremezsiniz; bunu sadece geriye bakarak yapabilirsiniz. Bu yüzden noktaların gelecekte bir şekilde birleşeceğine güvenmelisiniz” sözü bu kişilere cesaret verecektir.

Bu söz bana da cesaret verecek

Ben yaşımın on yedi olması sebebiyle her ne kadar kısa programlı eğitimlerle iki yıl öncesinde tanışmış olsam da bana olan katkıları çok fazla. Üniversite öğrencileriyle lise öğrencilerini bir araya getiren 1G1G etkinliğindeki kodlama atölyesi, benim için kodlamayla ilk kez tanışmam sebebiyle çok değerliydi. Herkesin kodlamaya gerektiği önemi vermesi ve daha erken yaşlarda öğrenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Makereller, maker hareketini benimsemiş bir grup insanın gençlere eğitim verdiği bir platform. Eğitimlerde tasarım odaklı düşünmeyi, ardunio kullanımını ve üç boyutlu tasarımı öğrendim. Eğitimde kazandığım bu beceriler beni daha fonksiyonel düşünmeye zorladı. Aslında herkeste var olan birtakım özelliklerin keşfedilmesini sağlayan bu tarz etkinlikleri herkese tavsiye ediyorum. Ve en son katıldığım TÜRKONFED’in gençlere bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik temelli girişimcilik eğitiminde yeni insanlarla tanıştım ve kapsamlı olarak girişimcilik adına faaliyetlerde bulundum. Bu anlamda girişimci olmak isteyen adaylara pek çok kritik tavsiye verebilirim: Birincisi iş planı oluşturma, bir girişime başlamadan önce yani fikir oluştuktan hemen sonrasında yapılması gereken bir anekdot. Örneğin kişi bir ürün veya hizmet yaratacaksa kime, nasıl, hangi yolla ve neden sorularına cevap vermeli. Ancak bu şekilde girişimin ilk temeli atılabilir. İkinci olarak iş için emek harcayacak nitelikli ekip arkadaşları bulmak girişimin fikir açısından zenginleşmesini sağlayacaktır. Üçüncüsü pazarlama stratejisi geliştirmek. Bu sayede girişiminizin pazarda izleyeceği yolu belirlersiniz. Dördüncüsü ise doğru fonlamayı yapmak. Bu da girişim için maddi desteği sağlar.

On yedi yaşında bir genç gözünden yazdıklarımın, girişimcilik yolunda hepinizin işine yaraması umuduyla. Son olarak M. Proust’un şu sözüyle yazıma son veriyorum: Yeni bir keşif için yeni yerler değil yeni gözler gerekir.

Bu yazı ilk olarak JR. by Campain Ağustos 2017 sayısında yayımlanmıştır.