JR. Eylül sayısının Hayatım Film diyen ismi freelance yönetmen Öykü Gökçil Gökkaya oldu.
Freelance Yönetmen
Yönetmen olma sebebim:
6 yaşımdan beri hayalim sinema sektörü adına bir şeyler yapmaktı. Babamın Hi8 kamerasını alıp kurarak karşısında o zamanlar kendi tabirim ile ‘tiyatroculuk’ oynardım. İlkokul ile ortaokul yıllarım arasında hikaye yazmaya meyillenerek ortaokul ve lise yıllarım süresinde de müzikle ilgilendim. Lisede Radyo ve Televizyon öğrenciliği hayatım süresince fotoğraf ve video çekme ilgim beni daha çok ele geçirdi. Hikayelerimi senaryolaştırarak kendimce ve amatörce kısa filmler üretmeye ve fotoğraf çekmeye devam ettim. Üniversite için İstanbul’a geldiğimde öğrenim hayatımı İstanbul Üniversitesi Radyo ve Televizyon bölümünde sürdürürken hem sanat hem de sanatın 7. dalı hakkında daha da ileri gitmem gerektiğini düşünerek kendimi bu alanda geliştirmek için elimden geleni yaptım ki hala daha yolun çok başında sayıyorum kendimi. Bu yüzden, bu alanda daha fazla bilgi ve tecrübe edinmeye çalışıyorum.
Geçmişime, bugünüme ve yarınıma baktığımda sanat ve sinemanın peşimi asla bırakmayacağını gözlemliyorum; sinemanın benim varoluş nedenimi ortaya koyduğunu ve ruhumu müzik ile beraber en güzel dışa vuran sanat dalı olduğunu düşünüyorum. Sinemayı kendi hayatın için neden işe dönüştürmek diye sorarsanız size sevdiğim yerde olmayı, istediğim alanda çalışmayı istiyorum cevabını verebilirim. Sinema alanında kendimi belirlediğim yer yönetmenlik süreci olsa dahi ileriki projelerimde ya da hayatın bana getirdiği tecrübeler nihayetinde değişip değişmeyeceğine dair tam bir karar vermiş değilim. Yönetmen olma isteği benim açımdan biraz dürtüsel ilerliyor. İş söz konusu olduğunda her şeyi kontrol etme iç güdüm ve hızlı düşünerek planlama düşüncem nedeniyle kendime engel olamadan kendimi orada buluyor ve düzeni sağlamak ile yükümlü olduğumu düşünüyorum.
İş tanımım vs. gerçekte yaptığım:
Sinema benim için sadece iş zamanı hayatımda olan bir dal değil. Her an hayatımın her karesinde, gözümle görürken, müzik dinlerken, önümdeki objeyi gözümle netleyerek ardından arkasındaki olaya bakarken fluya geçerken bile beynimde video şeklinde ilerleyen bir hayat akışı. Bu nedenle iş tanımını ve yönetmenliği işin temelini iyi bilerek, disiplinli, planlı ve asıl olan ile hayali birleştirerek ortaya bir görsel çıkartmak ile birleştirebilirim. İstanbul Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra liseden bu yana çalıştığım birçok gazete, reklam ve prodüksiyon şirketinin dışında bir süre okulun bitmesi ve kendi projelerime yoğunlaşmak adına iş hayatıma devam etmedim. Çekimlerini bitirdiğimiz “Abbas” adlı kısa film projesinin yönetmenliğini üstlendim ve şimdi de projenin kurgu&montaj aşamasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Birlikte çalışmak istediğim markalar / kampanyalar:
J&B’ye çalışmayı 19 yaşından beri istiyorum. Sanırım 20 yaşımdan beri Türkiye’de pek mümkün görünmüyor.
Kariyerimle ilgili en büyük hedefim:
“Hedef yaratmak o hedefi vurmaktır” sözüne zaman zaman katılsam da önüme birden fazla hedef koymaktan kendimi alıkoyamadım. Aslına bakarsanız bu alanda her iş ve her yeni proje benim için çok büyük bir adım ve hedef oluyor. Fakat en yakın gelecekten uzak geleceğe gidersek ve biraz da hayalperest bir yaklaşım ile -ki hayaller gerçekleşmek içindir- ilk olarak üzerinde çalıştığım bir senaryonun yakın zamanda proje haline gelmesi; ardından istediğim şehir ve ülkeleri gezerek fotoğraf çektikten sonra sokaklar, hayvanlar ve insanların olduğu bir sergi açmak istiyorum. Ardından esinlendiğim ve topladığım hikayeler ile birlikte birbirini tamamlayan kısa filmler çekerek kendi atölyemi kurup öğrencilerimi yetiştirmemin ardından ilk uzun metrajlı film projemi hayata geçirmek istiyorum. En büyük hedefim ise hikayesini oluşturmaya başladığım ikinci uzun metrajlı filmimin hayata geçmesi. Burada bir tık noktası var aslında ilk olarak hayata geçecek olan uzun metrajlı filmimin hikayesini dahi bilmiyorum. (:
Sektörü sevmeme / sektörden soğumama neden olan etkenler:
Sanatı bir kenara alır ve sektör üzerinde konuşmaya başlarsak -ki maalesef ilk cümlemde sektör ve sanatın artık iç içe zor durduğunu görüyoruz- bu da ikinci sorunuzu bir nebze yanıtlamış oluyor. Sanatı sevme nedenim aileden gelirken sektörün içine girmeme lise hocam Zeki Beyhan öncülük etmişti. Sektör havuzunun İstanbul’da olması nedeniyle de çalıştığım alanlarda öğrendiğim bilgiler ve bende oluşan hırs işimi sevme nedenim; hayal gücüm, yeni insanlar ve onların hikayeleri ise sektörü daha da sevmeme neden oldu. Fakat her iş dalında olduğu gibi çalışma saatleri, haksızlıklar, karşılık alamama ve türlü kötü nedenlerden dolayı çok defa bırakmanın eşiğine geldim. Yine de et tırnaktan ayrılmıyor. (:
Birlikte çalışmak istediğim ünlü:
Aslına bakarsanız düşününce hala yaşayan veya hayatını kaybetmiş birçok ünlüyü buraya yazabilirim. Fakat hayalini kurduğum ve istediğim kişiler: Johnny Depp, Edward Norton, Jennifer Connelly, Natalie Portman, Jim Carrey, Keanu Reeves, Adrien Brody, Tom Hanks, Merila Zare, Peyman Moadi, Şener Şen, Ayşen Gruda, Fikret Hakan, Sadri Alışık, Çetin Tekindor, Erdal Beşikçioğlu, Haluk Bilginer, Nejat İşler, Demet Akbağ, Tuncel Kurtiz, Sarp Akkaya, Uğur Yücel, Gonca Vuslateri…
Çok ortaya karışık bir ünlü seçimi oldu fakat aklımdan ve gönlümden geçenleri yazsam sanıyorum ki bir sayfayı buraya ayırmanız gerekecek. Takdir edersiniz ki dünya ve Türk sinemasında adını yazmamış olduğum fakat bilincinde olduğumuz çok değerli aktörler var.
Senaryosunda da çalışmaya başladığım “Elektra” adlı kısa film projemde Gonca Vuslateri ile birlikte çalışmayı çok isterdim. Kendisini projeye çok uygun görüyorum.
Örnek aldığım kişi(ler):
Tek bir kişi üzerinden gitmem doğru olmaz. Türk sinemasında Yeşilçam’dan bu yana gelen Metin Erksan, Yavuz Turgul sinemasından Nuri Bilge Ceylan, Derviş Zaim, Emin Alper, Tolga Karaçelik, Yeşim Ustaoğlu, Pelin Esmer ve dahası… Ayrıca Dünya sinemasına bakarsak Hayao Miyazaki, Asghar Farhadi, Abbas Kiarostami, Tony Gatlif, Andrei Tarkovsky, Quentin Tarantino, Alfred Hitchcock, Stanley Kubrick ustalarımıza bir selam vermeden geçersem içimde kalırdı. Fakat örnek aldığım ve düşünce ile görüntü keşfimi bulmakta izinden gittiğim isimler Semih Kaplanoğlu, Tolga Karaçelik, David Lynch, Woody Allen ve Tim Burton.
Şimdiye kadarki en favori çalışmam:
Bireysel olmak dışında çalıştığım işyeri olarak bana her yönden en çok getiriyi sağlayan Güverte Film’de Suzan Güverte’nin stajerliğini yaptığım dönemler ile Zeynep Atakan ve ekibiyle Antalya Film Forum’da çalışma deneyimini yaşamak oldu. Bireysel olarak ise Ağustos ayında çekimlerine başlayıp bitirdiğimiz, Mayıs ayından beri sürdürdüğümüz “Abbas” adlı kısa film projesi oldu. Çünkü bu projede ekipçe neler yapabilirizi görerek profesyonelliğe ilk veya ikinci adım evresini tattığımı düşünüyorum.
Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Eylül 2017 sayısında yayımlanmıştır.