JR. Şubat sayısında Hayatım Reklam köşemizin sorularını Buzz Interaction’da metin yazarı olan Mustafa Tekbayrak (25) yanıtladı.
Kendimi bildim bileli bir şeyler sergilemeyi ve sonrasında takdir toplamayı sevmişimdir. Bunun için ilk olarak ortaokul yıllarımdan itibaren tiyatro ile uğraştım. Sonrasında ise para kazanmak ve aynı zamanda sevdiğim o duyguyu tatmak için reklamcılığa adım attım.
İş tanımım vs. gerçekte yaptığım:
Markalara yaratıcı çözümler bulup – bu reklam, ilan, app fikri, micro site olabiliyor – bunu metinsel bir şekilde anlaşılabilir bir hale getirmek. Üretim süreçlerinde takım arkadaşlarıyla kol kola çalışmak.
Birlikte çalışmak istediğim markalar / kampanyalar:
İstanbul Film Festivali, İstanbul Tiyatro Festivali ve Filmekimi gibi organizasyonlara reklam yazmayı, bu organizasyonları köpürtmeyi çok istiyorum.
Kariyerimle ilgili en büyük hedefim:
“Mustafa Tekbayrak’tan Cannes Lions Tahminleri.”
Sektörü sevmeme / sektörden soğumama neden olan etkenler:
Ben işini severek yapanlardanım. Mesailer ve yoğun çalışma temposu beni pek yıpratmıyor diyebilirim. Fakat hayata geçmesini çok istediğim bir projem son dakika iptal olunca sektörden ve hayattan dahi soğuyorum.
Birlikte çalışmak istediğim ünlü:
Cem Davran. Ama Ruhsar’daki Mazhar olan Cem Davran. Hatta o karakter üzerine yazdığım bir makarna reklamı bile var. İlgililere duyurulur. 🙂
Örnek aldığım kişi(ler):
Babam. Kendisi terzi. Brief’i alır (ölçü alınır), yaratıcı çözümü bulur (en uygun kumaş seçilir, kişiye uygun model belirlenir), tasarlar / yazar (takım elbise dikilir) ve sunar (kişiye takdim edilir). Kendi reklamını ise üzerine giydiği takım elbise ile yapar. Umarım ileride onun kadar iyi bir reklamcı olurum. 🙂
Şimdiye kadarki en favori çalışmam:
Şimdiye kadar işte bu dediğim bir çalışmam olmadı ama Arçelik ve Beko için çalıştığım her projenin favorim olmaya yakın olduğunu söyleyebilirim. Çünkü bir markanın dönüşümüne şahit olmak beni fazlasıyla heyecanlandırıyor.
Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Şubat 2018 sayısında yayımlanmıştır.