Alfa’nın sedan modeli Giulia üzerinde temellendirilen ve ismini İtalya’nın en yüksek dağ geçidinden alan Stelvio bakalım bu ismini ne kadar hak ediyor? Mücahit Burak Bağce
Normal şartlar altında otomobillerin tasarımlarından uzun uzun bahsetmeyi pek de anlamlı bulan biri değilim. Neticede tasarım öznel bir kavramdır ve kim ne söylerse söylesin sizin fikrinizi değiştiremez. Fakat konu bir İtalyan olduğunda yukarıda söylediklerim tamamen geçerliliğini yitiriyor.
Bugün karşımızda bulunan Alfa Romeo Stelvio ise İtalyan karizmasını kaslı bir SUV gövdesinde taşıyan özel bir otomobil. İçine girdiğiniz andan itibaren farklı bir aracın içerisinde olduğunu size hissettirebilen Stelvio, hem içeride hem de dışarıdaki şık tasarımıyla sürücüsüne rakiplerinin sunamayacağı farklı havayı tattırabiliyor.
İnce formlu ve bıçak gibi yanlara uzayan ön arka far grupları ve ön kısımdaki klasik Alfa tasarımı ve plakalığın sol tarafta olmasıyla Stelvio diğer otomobillerden rahat bir şekilde ayrılabiliyor. Otomobil kırmızı kaliperler ve opsiyon listesinde bulunan 20 inç büyüklüğündeki alüminyum alaşımlı jantlarla “dinamik” bir SUV olduğunun ipuçlarını veriyor. Kırmızı fren kaliperlerinin siyah veya sarı renkte satın alınabilmesi ise çok iyi düşünülmüş bir seçenek. Bu kadar yüksek bir Alfa havası olan bir otomobilin opsiyon listesindeki Competizione Kırmızısı gövde rengi ve sarı renkli fren kaliperleriyle kombine edildiğinde ortalama bir benzin kafanın gönlünü çelmesi içten bile değil.
Stelvio, iç mekana geçildiğindeyse İtayanların düşük kalitedeki iç mekan oluşturma klişesini yıkıyor. Geçmişte daha ulaşılabilir otomobiller üreten, günümüze geldiğimizdeyse artık daha üst segmentlere göz kırpan Alfa Romeo’lar kokpit kalitesini Stelvio ile birlikte yükseltmeye devam ediyor. Tüm bunlara rağmen kullanıcıların pek de temas etmeyeceği yerlerde eski Alfa’ları anımsatan malzemeler kullanan otomobil, genel olarak iyi bir intiba bırakmayı başarıyor.
Yakışıklı tasarımı ve kaliteli iç mekanıyla geçer notu kapan Stelvio, kullanışlılık ve pratiklik konularında rakiplerinden çok fazla geri kalmıyor buna karşılık pek de öne geçemiyor. 520 litrelik bir bagaj hacmi sunabilen Alfa’nın sportif SUV’u, beklentileri karşılasa da segmentinde daha geniş hacimli bagaj sunan modeller mevcut.
Otomobil her ne kadar dinamik bir yapıya sahip olsa da bir SUV ve bundan dolayı bulunduğu segmentin gerekliliklerini karşılaması bekleniyor. Bu yüzden Stelvio’nun güvenliği konusunda da uzun mesailer harcayan Alfa mühendisleri iyi iş çıkarmışa benziyor. Stelvio sahip olduğu ön çarpışma uyarı ve fren sistemi, şerit takip sistemi, kör nokta uyarı sistemi, lastik basınç kontrol sistemi, adaptif hız sabitleyici gibi sistemler ve 6 adet hava yastığı ile taşıdığı yolcuları güvende hissettiriyor.
Böylesine agresif bir otomobilin Euro NCAP çarpışma testinde yetişkin yolcu güvenliği klasmanından %97’lik bir puan alması, genel ortalamada ise tüm yıldızları toplayarak 5 yıldıza ulaşması önemli bir olgu.
Artık Stelvio’nun sürüş dinamikleri hakkında bilgi almak için sabırsızlandığınızı duyar gibiyim. Hem sizi daha fazla sabırsızlandırmamak hem de bir Alfa Romeo’nun direksiyonu başında olmanın ne demek olduğunu bir an önce paylaşmak istiyorum.
Alfa Romeo Stelvio tartışmasız şekilde sürücüsüne çok keyifli anlar yaşatabilen bir otomobil. İnsanlar bir SUV’un her zaman sakin bir karaktere sahip olduğunu bu nedenden dolayı da sürücüsüyle pek de bağlantı kuran otomobiller olmadıkları yargısına varırlar. Fakat modern dünyada bu yargıların pek de yeri yok.
Bir SUV’dan beklenmeyecek derecede dinamik bir yapıya sahip otomobil, yine bir SUV’a göre beklenmeyecek derecede dengeli. 50/50 ağırlık dengesi ve “Q4” 4 tekerlekten çekiş sistemiyle birlikte Stelvio’nun yol tutuş limitleri sınıf ortalamasının üzerinde. Üretiminde karbonfiber ve alüminyum parçaların kullanılmasıyla bir SUV’a göre hafif sayılabilecek bir otomobil olan Stelvio’nun boş ağırlığı ise 1.660 kg. Fakat bunlar sizi çok da yanıltmasın. Sonuçta bu araç bir SUV ve fizik kuralları gereği hiçbir zaman alçak bir otomobil kadar viraj kabiliyetine sahip olamaz. Serte yakın süspansiyonlarına rağmen virajlarda yatma eğilimi gösteren otomobil, aynı platformu paylaştığı Giulia’nın yerden yüksek bir versiyonunu gibi tepkiler veriyor.
Stelvio’nun kalbinde ise 2.0 litre hacimli, 280 bg güç ve 400 Nm tork üreten 4 silindirli benzinli bir motor yer alıyor. 5.250 d/dak’tan itibaren 280 beygirin tümünü, 2.250 d/dak’tan itibaren ise 400 Nm torkun tamamını kullanmanıza izin veren bu motor ünitesi otomobili yeterli şekilde hızlandırmanıza yardım ediyor.
5.7 saniyede 0’dan 100 km/s hıza çıkabilen otomobil, bu bilginin sadece katalog verisi olarak yazılmadığını gösteriyor. 5.7 saniyelik bir sürenin ortaya çıkmasına neden olan en büyük etmen ise 8 ileri otomatik şanzıman. ZF’nin ürettiği bu tam otomatik şanzıman, tüm şartlar altında görevini layıkıyla yerine getirebiliyor.
Direksiyonun arkasındaki “devasa” vites kulakçılarıyla da manuel şekilde kontrol edilebilen şanzıman, otomobilin en pahalı parçalarından biri olduğunu her zaman size hatırlatıyor.
Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign’in 39. sayısında yayımlandı.