Kitap eleştirisi: Momo

“Zaman yaşamın kendisidir” diyen Micheal Ende’nin kaleme aldığı ve hem çocukken hem de yetişkinlikte okunması gereken bir roman olan Momo’yu Erge Güçlü yorumladı.

Erge Güçlü (25)

Business Intelligence Executive, Wavemaker

 

 

Yaşanılan gün içinde çok büyük bir sır vardır. Bu büyük sır, zamandır. Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır. Ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir ve yaşamın yeri yürektir.” Michael Ende

Momo, hem çocuklara hem de çocuk kalmaya çalışan büyüklere ithaf edilmiş bir kitap. “Şeker Portakalı”, “Küçük Prens” ve “Hayvan Çiftliği” gibi hem çocukken hem yetişkinlik döneminde 2 kez okunması gereken sıcacık bir roman.

Momo ve arkadaşları, çocuk oyunları, duman adamlar, saat çiçekleri, altın zaman tapınakları, zaman depoları, kurutulmuş saat çiçekleri yapraklarından sigara sarıp zamanı öldürenler, hiçbir yerde evi, kaplumbağa Kassiopeia, Hora Usta, zaman sokağı ve zaman tasarrufu şirketi. Tüm bunlar kulağa masalsı geliyor değil mi? Masallar ve masal çıkarımları önemlidir. Çocuklar kadar yetişkinler için de önemlidir. Hayat koşuşturmalarında muazzam ciddiye aldıkları konuların aslında düşündükleri kadar önemli olmadığını yüzlerine vurmak adına önemlidir.  İyiye, güzele, mutlu sona, mucizeye inanmak adına önemlidir. Zamanı yönetebilmek için parçalara böleriz. Yönettiğimizi zannederiz. Zamanı saatlere, günlere, aylara, yıllara böler sonra tam da o böldüğümüz parçalar tarafından yönetiliriz. Kendi kurduğumuz tuzağa kendimiz düşeriz. Tarihlerin esiri oluruz kimi zaman. Geleceğe plan yaparken ya da geçmiş üzerine konuşurken şimdiyi kaçırırız. Yanılsama zincirini uzatırız, parçası oluruz.

Momo, masalsı bir dille çok ciddi bir konuyu ele alıyor; zaman algısını. İnsanların zamanları üzerine ince hesaplar yapan duman adamlar yavaş yavaş insanlara egemen olurken küçük kız çocuğu Momo’nun verdiği savaş anlatılıyor kitapta.

Zamanla ilgili birçok deyim var gündelik yaşantımızda kullandığımız; zaman öldürmek, zamanını almak, zaman kalması, zaman bulmak, zaman harcamak, zaman kazanmak. Zaman gerçekten kazanılır ya da harcanır mı? Kazanılan, alınan ya da bulunan zaman nerede birikir ya da harcanan zaman nereye gider? “Vakit nakittir” derler ya hani öyle midir? Materyal midir zaman yoksa üzerinde hakimiyet kuramadığımız bir akış mıdır? Salt akış.

Micheal Ende “zaman yaşamın kendisidir” diyor ve bunu dinlemeyi çok iyi bilen küçük bir kız çocuğu üzerinden anlatıyor. Gerçek bir günümüz eleştirisi. Zamanı algılama ve yaşama şeklinizi, yetişmeye çalıştıklarınızı, yetişmeye çalışırken kaçırdıklarınızı, “şu an”lar toplamından ibaret olan hayatınızı tekrar masaya yatıracaksınız. Kitap bitince kendinize çıkarttığınız dersi sık sık kendinize hatırlatmaya ihtiyacınız olacak.

Keyifli okumalar.

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Şubat 2018 sayısında yayımlanmıştır.