Festival sezonunu açtık, en sevdiğimiz kazakları son bir kez giyerken gelecek günler için üstü açık planlar yapıldı ve tabii ki gelecek kaygımız sapasağlam yerinde duruyor. Güzel günler, güneşli günler görmek istiyoruz ve bunu da hak ediyoruz. Ancak havalar kadar geleceğimiz de parlak olacak mı sabırla bekliyoruz. Her şey sakin gibi görünüyor ama etkinlikler bakalım bunu kaldırabilecek mi? Biz etkinlik planlarımızı ‘to do’larımızdan önceye koyarken, ‘to do’larımızın bize nanik yaptığı bu günler geride kalacak mı? Hava aydınlıkken işten çıkmanın keyfi biz reklamcıları da saracak mı? Bahar gelince spora maruz kalan kaslar bizi affedip kendini toplayacak mı? Kafamızda deli sorular…
Metin Yazarı, The Others
Kısasıyla, uzunuyla hayatlar
Filmler kısalarıyla, uzunlarıyla hayatımızın paralel evrenleri. Kimi zaman asla yaşayamayacağımız kimi zaman hiç yaşamak istemeyeceğimiz sayısız an, beyaz perdeden birçok şeyi sorgulamamıza sebep oluyor. Bu kez şehir 2 film festivali ile bizi hayallerden gerçeklere taşıyor. 13-23 Mart arasında gerçekleşecek olan 13. Akbank Kısa Film Festivali, 37 ülkeden 101 kısa filmi izleyici ile buluşturuyor. Cannes, Berlin ve Venedik film festivallerinden birçok filmin de yer aldığı festival Akbank Sanat’ta ücretsiz olarak izlenebilecek. Diğer bir festival ise bu sene 36.’sı düzenlenecek İstanbul Film Festivali. Bu sene güzel sürprizlerle eski kült filmleri de “Cinemania” bölümünde gösterecek olan festival, Berlin Film Festivali’nin en iyilerini de seçkisine taşımış. George Orwell’in geleceği sezen vizyonu ile yazdığı bir distopya olan 1984’ün film uyarlamasını ve The Godfather’ı yeniden beyaz perdede izleme şansı bulacağız. Ayrıca festivalin asla kaçırılmaması gereken filmleri arasında dünyanın en ‘cool’ kadını Kristen Stewart’ın başrolünde yer aldığı Personal Shopper ve 70’lerden aksiyon ve komedi dolu sahneler sunan Free Fire var.
2 ileri, 1 ileri
Müzik festivallerinin ‘early bird’ biletleri havada süzülürken şehirde hala etkinlik takvimi sıcaklığını koruyor. Denize açılmadan önce, baharın keyfi, İstanbul’un en güzel hali birbirinden güzel performanslarla çıkıyor. Yıllardır yurt dışı festivallerinin en çok arzulananlarından biri olan Barcelona’daki Sonar Festival bu sene İstanbul’a geleceğinin iletişimini uzun zamandan beri yapıyor. Sonunda o günler geliyor, 24-25 Mart’ta Sonar İstanbul, Zorlu PSM’de gerçekleşiyor. Nina Kraviz’den Moderat’a, Nosaj Thing’den DJ Koze’ye elektronik müziğin pirleri festival kapsamında İstanbul’da. 25 Mart’ta farklı bir alternatif isteyenlere ise elektronik müziğin en organiği ve analogu, Dominik Eulberg ile yeniden şehirde. Mart’ı kapatmanın en güzel yolu ise Babylon’da gerçekleşek Oceanvs Orientalis vs İlhan Erşahin etkinliği. Sert ritimleriyle beni hep baştan çıkarmış olan Oliver Huntemann da 8 Nisan’da Garajistanbul’da. Bu sene de İstanbul’u ziyaret ederek geleneği bozmayan Huntemann, bizlere en iyi parçalarını canlı mı canlı dinleme şansı veriyor. 8 Nisan’da farklı bir alternatif de Zorlu PSM’de Telefon Tel Aviv performansı, Amerikalı ikili ‘glitch’ tonları ve düşünceli ritimleriyle kulaklarımızın pasını silmeye geliyor. Nisan bu sene 3. kez düzenlenecek X Jazz Festival İstanbul’la devam ediyor. 14 mekanda cazdan elektroniğe birçok müzik türünden performanslar yer alacak festival 12 Nisan’da başlıyor. Bu aya güzel bir orta ile damgasını vuran isim ise 14 Nisan’da Babylon kabininde olacak olan Vitalic. Yeni albümü Voyager turnesi kapsamında İstanbul’a da uğrayan DJ/Prodüktör bol danslı ve bol baslı parçalarıyla Nisan’ı renklendirecek.
Hayaller ve gerçekler
TEDx İstanbul 1 Nisan’da “Hayal Et” başlıklı etkinliği ile ilham veren söz öbekleri üretmeye devam ediyor. “Hayaller X, gerçekler Y” manzaralarıyla geçirdiğimiz bu zamanlarda hayal etmek gerçekten gün geçtikçe zorlaşıyor. Hayallere kapıldığın anca gerçekler yüzüne adeta Osmanlı tokadı gibi yapışıyor, ülke durumu ve duygu durumu arasındaki paralellik yapmak istediğimiz birçok plana engel oluyor. Fakat hayatta kalmak için en güzel antidepresan bana göre hayal kurmak. Ufukta görünen bir hayale ulaştığındaki haz çoğu duygudan daha yukarda. TEDx İstanbul da bunun önemini bilen insanları bize ilham vermesi için bir araya getirmiş. Panelde Fotoğrafçı Mehmet Turgut, müzisyen Harun Tekin ve haber spikeri Nevşin Mengü açıklanan konuşmalar arasında yer alıyor. Bu dönem yer alacak diğer bir kültür etkinliği de bu sene 2.’si düzenlenecek olan Fanzineist Festival, fanzin kültürüne ses vermek için bu sene de etkinliklerine devam ediyor. Çoğu yayında aynı haberler ve benzer görüşleri görmekten sıkıldığımız, özgün düşünceleri cımbızla çeker olduğumuz bu dönemde bağımsız ve kendin yap kültürünün temsilci olan fanzinler, bir dizi etkinlikle bizlere gerçek duyguları ve özgün ifadeleri sunacak.
2 yaka, 2 mekan
Arnavutköy’ün şehre yakın ama ferah atmosferi hepimizi sarmış durumda. Yeni gözde mekanları yanı sıra uzun süredir hizmet veren güzel birçok alternatif var. Bunlardan biri de Antica Locanda. Türk ve İtalyan iki şefin aşkıyla temelleri atılan gerçek Antica, İtalyan lezzetlerini kaliteli bir şekilde harmanlayan menüsüyle hep ilgimi çekmişti. Özel tariflerin doğru yorumu yemek severlerin tabakta mutluluk yakalamasına sebep olurken damak tadımıza uygun İtalyan lezzetlerinin her lokması serotonin seviyemizi arttırabilir. Kadıköy’ün en sevdiğim sokağı, barlar sokağı, Kadife Sokak’ın son aylarda yeni bir misafiri var. Sevdiğim yayınlar arasında yer alan Bant Mag.’in mekanı Bina. Yeme-içme, performans ve kültür alanı bulunan bina, son zamanlarda en çok kulağıma çalınan mekanlar arasında.
Orada olmalıyım!
Etkinlikler derya deniz ancak yeni oluşumlar, İstanbul’un içinden insanlar ve samimi kurgular her zaman gidilecekler listesinin en üst sırasında yer alıyor. Son zamanlarda sıkça duyduğum Dear İstanbul projesi “müzik ve dansın birleştirici gücüne inanıyor” ve bunu farklı dallarla da birleştirerek alışılmadık kurgularda etkinlikler gerçekleştiriyor. 17 Mart’ta Suma Space’te gerçekleşecek ve Büyükada üzerine röportajlar, görsel ögeler, müzik ve tabii ki beraberinde dans bizimle olacak.