Sürreal dünyaya yolculuk: From Afar
Gerçekdışı öğelerle bezeli filmleri “From Afar”ın tanıtım videosunu Indiegogo üzerinden film severlerin beğenisine sunan Emir Ziyalar ve Can Kuman, filmlerinin içeriğini anlattı.
Yönetmenlik ve yazarlığını Emir Ziyalar’ın, bestecilik ve yazarlığını ise Can Kuman’ın üstlendiği “From Afar” (Uzaktan), tuhaf bir sıvıdan doğan, deforme ve yanlış bir yaratım olan insansı bir canlının anlam arayışını ele alan bir film olma yolunda ilerliyor. İlerliyor diyoruz çünkü henüz sadece tanıtım videosu çekilmiş durumda. Tamamına ermesi için filmin yaratıcıları, Indiegogo isimli web sitesinden bağış toplamaya karar verdi. Biz de kendilerini ve filmlerini tanıtmak adına sayfalarımıza taşıdık.
Yönetmenin ‘imge alanları’ olarak isimlendirdiği absürt, sürreal ve rüyamsı mekanlarda geçen film bu imge alanlarında geziniyor. İnsanlara ve insan gerçekliğine ait imgeler, durumlar ve hisleri inceleyen film, görsel olarak siyah beyaz bir estetikte sunuluyor. Gerçekdışı ve grotesk ögeler barındıran film büyük ölçüde bilinçaltını betimlerken dijital ve akustik ortamda manipüle edilmiş sesleri de ana unsur olarak sunuyor.
Filmin yaratıcıları kimlermiş, bu filmin derinliğinde ne mesajlar varmış diye merak edenleri, Emir ve Can’la yaptığımız röportaja buyur edelim.
Öncelikle sizleri tanıyalım. Emir Ziyalar ve Can Kuman kimdir?
Emir Ziyalar: Nisan 1993’te İstanbul’da doğdum. İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümü mezunuyum. Eylül’de, FAMU Prag’da yönetmenlik üzerine yüksek lisans programına başlayacağım. Film mecrasını benimsemeden önce, fotoğraf ve müzikle ilgilendim.
Can Kuman: Şubat 1995’te Ankara’da doğdum. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Müzik ve Psikoloji çift anadalı yapıyorum. Elektro-akustik ve çağdaş klasik müzik kompozisyonları üretiyorum. Enstrümanlarım piyano, gitar ve vokal. Ayrıca, tınıları ilgimi çeken her türlü çalgıyı kurcalamaktan da büyük keyif alıyorum.
Daha önce bu tarz projeleriniz oldu mu?
Emir: İki yıl önce başlayarak, yedi kısa filmin yazarlığını ve yönetmenliğini yaptım. Bunlarla birlikte birçok deneysel video işi çektim. Ondan önce ise üç fotoğraf projesi ve bir müzik albümü yayınladım. Bu kısa filmler arasından “Inside” (İçeride), 26. Uluslararası Ankara Film Festivali ve Post Mortem, International Horror & Bizarre Short Film Festival başta olmak üzere beş film festivalinde gösterildi. The Disharmony of Flesh ise Hong Kong Arthouse Film Festival’de gösterildi. Filmografim: Chronostatis (2013), Inside (2015), The Disharmony of Flesh (2015), The Move (2015), Fried (2015), Communicator in Between (2016), Kuman – Someone Came (2016). İşlerimi www.emirziyalar.com adresinden de incelemek mümkün.
Can: 2 yıldır ilk albümüm “Realm of Suns and Sand” üzerine çalışıyorum. Emir’le albümde yer alan “Someone Came” adlı parçaya bir müzik videosu çektik. Görsel işlere ses ve müzik tasarlamaktan büyük haz aldığımdan, birçok sinema öğrencisinin kısa filmlerine gönüllü ses yönetmenliği ve bestecilik yaptım. İşlerimin tamamı www.cankuman.com adresinden incelenebilir.
Filminizi insanlara aktarırken müziğin rolü nedir?
Can: Filmde diyalog ve ortam sesi kullanmayacağız. Müzik, görsellerle birlikte hikâyeyi betimliyor ve aktarmak istediğimiz hissiyatı yansıtıyor olacak. Böylelikle, etrafına yabancı olan ana karakterimizin (Deforme İnsansının) algısına seyirciyi yaklaştıracağız.
From Afar’ın en belirgin ögesi sürrealizm. Bu fikirleri filme aktarmak zor oldu mu? Hayalimdekileri görselleştirebildim diyebilir misiniz?
Emir: Senaryomuzda çok daha komplike ve bütçe gerektirecek sahneler mevcut, bu yüzden nispeten daha kolay olanlardan başladık. Bunları da hayalimizdeki gibi aktarabildik diyebilirim. Bu filmin başarmaya çalıştığı temel unsur, bize gelen görüntüleri ve sesleri tamamen oldukları gibi aktarabilmek. Bu yüzden bu konuda hata yapma şansımız yok. Yazmış olduğumuz her sahneyi ve durumu gerçekleştirebilmek için bu bütçeyi toplamamız gerekiyor. O engel kalktıktan sonra, hayalimizdeki gibi aktaramama ihtimalimiz olduğunu düşünmüyorum.
Can: Aktarmakta bir sıkıntı çekmedik, çünkü o algıyı aktarırken kullandığımız materyal kendi içerisinde yeterince gerçekdışılık taşıyor. Gereğinden fazla altını çizerek eğreti bir sonuç elde etmemek için durumları oldukları gibi yansıtmayı tercih ettik.
Neden siyah-beyaz bir görsellik kullanmayı tercih ettiniz?
Emir: Filmdeki sahneler, insan gerçekliğinin temsilleri olsalar da, bu gerçekliği tamamen olduğu gibi temsil etmiyorlar. Bir yanlış yaratım olan deforme insansı, bu gerçekliği kendi algısıyla inceliyor ve deneyimliyor. İzleyici ise benzer bir konuma konularak ana karakterin yolculuğuna ortak oluyor. Deforme insansının algısında birtakım şeyler eksik, renk gibi. Rengin olmayışı hem durumun gerçekdışılığını vurguluyor, hem de bizi fazladan bir anlatım aracı ile yormayıp, gösterilen duruma olan konsantrasyonumuzu artırıyor. Bir kırmızı küreden yola çıkılırsa, kırmızının yarattığı his ve okumayı bir kenara atıp, kürenin biçimine, işlevine ve tonuna odaklanılıyor.
Indiegogo’dan umutlu musunuz? Buradan yeterli bütçeyi toplayamazsanız planınızda değişiklikler olacak mı?
Can & Emir: Umutluyuz, ancak bu yola bağımsız çıkınca insanların haberdar olması güçleşiyor. Indiegogo’da daha popüler bir konuma gelirse eğer işlerimiz kolaylaşacak. Sürenin bitimine doğru, bütçeyi yetersiz bulursak, bazı yapımcılarla irtibata geçmeyi deneyeceğiz. Ama sonuç ne olursa olsun, elimizdekilerle filmi çekeceğiz.
Film çekmek için bir eğitim almanın almak şart mı? Film yapmak isteyen gençlere önerileriniz neler?
Emir: Ben şu noktaya kadar pek bir film eğitimi almadım. Bence en iyi film eğitimi, film izlemektir. Özellikle ustaların her bir filmi, bir ders niteliğindedir. İlgili herkese her gün en az bir film izlemeyi ve eskilerden başlayarak günümüze doğru ilerlemeyi öneriyorum. Öte yandan, film eğitimi almanın, benzer kafa yapısında birçok insanla tanışmak gibi bir getirisi var. Ben bu açığımı, Prag’da yapacağım yüksek lisans ile gidermeyi düşünüyorum.
Can: Eğitimi akademik bir bünyeden almak elbette ki şart değil, ancak kendini birçok yönden eğitmeye açık olmayan deneyimsiz bireylerin sanatsal mecralarda entelektüel bir donanım sahibi olabileceğine inanmıyorum.
Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Ağustos 2016 sayısında yayınlanmıştır.