Memuriyetin gerçeklerinden biri olan tayin ile başlayan hikâyesini “Göçebe” adlı çizgi roman ile insanlara ulaştırmak isteyen Emre Karacan, bu projede aslında kendi hayatını çiziyor.
Baran Alışkan (24) Basın ve Yayın, Anadolu Üniversitesi
Teksas ya da Tommiks… Çizgi roman dendiği anda hemen akıllara gelen, babalarımızdan duyduğumuz o meşhur çizgi romanlar… Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik bölümü öğrencisi Emre Karacan’ın yerli çizgi roman projesiyle beraber, belki de ileride çizgi roman dendiğinde hemen akıllara gelecek yeni bir çizgi roman doğuyor. Karacan, çizgi roman projesi olan “Göçebe” ile genç yaşta büyük işler başarma arzusunu, sevdiği işi ve ailesini bir araya getiriyor. Projesinin ilham kaynağı ise aslında günlük hayatımızda çok alışık olduğumuz bir konu. Karacan, babasının memur olması sebebiyle tayinlerle oradan oraya geçen yaşantılarını farklı bir dille izleyiciye aktarmayı hedefliyor.
Henüz 2 yaşındayken televizyonda gördüğü reklam filmlerini karaladığını ailesinden öğrenen Karacan, ailesinin desteği ile çizime yönlendirildiğini ve bu yeteneğin genetik miras olmadığını, çalışarak kazandığını da ekliyor. Ayrıca, sanatçı alışık olduğumuzun aksine “Göçebe”yi tamamen kendi hazırladığı bir animasyon ile tanıtmayı seçmiş.
Baran Alışkan: “Göçebe” macerası nasıl başladı?
Emre Karacan: Aslında ben, kendimi ve ailemin yaşantısını çizmek istiyordum çünkü bana bu konuda sürekli destek oldular. İki yıl önce bu çizgi romana karar verdim ve önce senaryoyu yazmaya başladım. Senaryo bitene kadar da hiçbir şey yapmadım. Senaryo bittiğinde kendimi çizim konusunda geliştirmem gerekiyordu ve yine “Göçebe”ye başlamaktansa kendimi geliştirmeye devam ettim. Şimdi ise kendi hazırladığım animasyon filmiyle projeyi tanıttım ve yayınlamayı bekliyorum.
BA: Çizgi romanı hangi mecralarda paylaşacaksın?
EK: Öncelikle ben dijital ortamda şansımı denemek istiyorum. İlk 3 bölümün çizimleri tamamlandı ve bunları e-book halinde internette paylaşıma sunacağım. Sonrası için de görüşmelerim sürüyor.
BA: Yoksa sen de dijitalin gücüne inananlardan mısın?
EK: Tabii ki dijitalin gücüne inanıyorum ama çizgi romanda bu biraz farklı diyebiliriz. Çünkü çizgi roman okurlarında biraz olsun koleksiyon ruhu vardır ama dijitalde bu mümkün değil. Çizgi roman seven kişiler o eserin basılı halini alıp kitaplığında saklamak istiyor. Bu yüzden dijital ve basılı çizgi roman konusunda ayrılıyorlar bence.
BA: Bu projeye gününün ne kadarını ayırıyorsun?
EK: “Göçebe”, benim günümün en az 2 saatini alıyor. Her gün onunla ilgileniyorum çünkü ucu çok açık bir iş ve çok güveniyorum. Aynı zamanda ben başka işler de yapıyorum. “Göçebe”nin yanına okul ve diğer işler de eklenince bazen bir günün yetmediği de olmuyor değil.
BA: Proje takviminden bahsetmek gerekirse, “Göçebe” ne zaman bizlerle buluşacak?
EK: “Göçebe”yi tanıtmak için bir animasyon hazırladım ama bu işin sadece %1’iydi. İnsanlar hikâyeyi görsünler ama anlamasınlar, merak etsinler istedim. Çok fazla çizgi roman var, çok fazla çizer var. Bu kadar kalabalık bir ortamdan sıyrılmak için bir fark yaratmam gerekiyordu ben de animasyonu seçtim. Tanıtma bölümünü geçtiğimize göre, projenin yakında sizlerle buluşacağını söyleyebilirim.
BA: Bu tip bir işte hayal gücün haricinde nelerden besleniyorsun?
EK: Film izlemeyi ve oyun oynamayı çok seviyorum. Yeni çıkan bütün oyunlara en kısa sürede sahip olup oynamaya çalışırım. Film izlerken, oyun oynarken hep detaylara dikkat etmeye çalışırım ve ufak notlar alırım. Bu notlar illa ki işime yarıyor ve bunlardan besleniyorum. Örneğin projenin adı olan göçebe kelimesi bir kitapta karşıma çıkmıştı. O kelimeye Alfred Bester’ın “Kaplan! Kaplan!” kitabında rastladım ve projenin adı olarak belirledim.
BA: Bir çizgi roman sanatçısı olarak, çocukluğunda da çizgi roman okur muydun?
EK: Bu işi yapan her sanatçı çocukluğunda resimli kitaplar ve çizgi romanlar okumuştur. Ben de tabii onlardan birisiyim. Ashley Wood ve Mike Wagnola gibi sanatçıları çok takip ettim. Bu sanatçıların eserleri çizgi roman gibi değil de sanki birer tabloymuş gibi geliyor bana.
BA: Geleceğe yönelik planların neler?
EK: Şu an “Göçebe” üzerinde çalışıyorum ve bu projeyi bir çıkış noktası olarak görüyorum. Bu çizgi roman ile oluşabilecek bütün riskleri alıp sonuna kadar götürmeyi planlıyorum. Tüm bunlara bağlı olarak da ileride iyi bir çizgi roman sanatçısı olmak tabii ki en büyük hayalim.
BA: Tavsiye niteliğinde söyleyebileceğin bir şey var mı? Mesela bu işe gönül vermek için yaş önemli mi?
EK: Öncelikle bu işte risk var onu bilmek lazım. Ayrıca işe duygusal olarak bakmak çok zarar verebilir. Çünkü sermaye sensin, senin fikirlerin ve yaptığın işi sadece sen beğenmemelisin. İzleyicinin fikirlerine saygı duyman gerekiyor. Sanatçı güzel bir eser ortaya koyduktan sonra “Tamam, bu iş oldu!” dememeli. Yaş konusuna gelirsek eğer, bence çizerliğe başlamanın yaşı yoktur. Erken yaşta başlamak profesyonel anlamda daha faydalı olabilir, daha çok çalışma ve kendini geliştirme imkânı bulabilirsin. Erken yaşta veya geç başlamanın tek olumsuz yanı herhalde profesyonelliğe geçişte yaşanabilir diye düşünüyorum.
Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Haziran 20616 sayısında yayınlanmıştır.