Ayfer ve Onur Seyahatnamesi: Kutuplara Yolculuk

Yıllardır motorsikletleriyle yollarda olan gezgin çift Ayfer ve Onur, Antarktika turunun son gününde, “Mutluluk bazen insan elinin değmediği yerdedir ve Antarktika da en güzel örneği olsa gerek” diyorlar. Çiftin “Kutuplara Yolculuk”ları bizi, hayal ettiğimiz yerlere götürüyor.

Selin Çelen (22)
Stajyer Doktor

 

 

Merhaba, nasılsınız? Sizi bir yolculuk sırasında yakaladım, hemen buradan başlamak istiyorum. Neredesiniz, neler yapıyorsunuz?

Merhaba Selin, öncelikle röportaj talebin için teşekkür ederiz. İyiyiz ve seninle yeniden sohbet ediyor olmak çok keyifli. Atina’dayız ama tamamen gezi sayılmaz hem iş hem de gezmek diyelim. “Kutuplara Yolculuk” adını verdiğimiz gezimizi bitirdikten sonra Onur iş hayatına geri dönüş yaptı. Atina – İstanbul arası sık seyahatli, yumuşak bir geçiş oldu. Yunanistan’da günlerimizi mümkün olduğunca en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz ve bol gezili geçiyor.

Yaklaşık 2 yıl önce oturup konuştuğumuzda, hazırlığı içinde olduğunuz “Kutuplara Yolculuk” turunuzu duyunca çok heyecanlanmıştım! Biraz bundan bahseder misiniz?

Geziyi düşündükçe ve fotoğraflara baktıkça biz de hala heyecanlanıyoruz. Tek motosiklet, iki kişi, farklı coğrafyalarda 15 ay, 78.000 km ve 7/24 birlikte geçen müthiş bir deneyim oldu. Kuzey ve Güney Kutup Dairelerini geçerek hayallerimizi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadık…

Motosikletimizle ihtişamlı And dağlarını geçip nice çöller aştık, Alaska’da balinaları izlerken birden kendimizi Orta Amerika’da volkanların sesini dinlerken bulduk. Meksika’nın inanılmaz güzel kolonyal şehirlerinde dolaşıp, farklı lezzetleri tadarken binlerce yıllık tarihi şehirlerin içinde kaybolduk. Patagonya’nın güzelliğine hayran kalırken kendimizi Antarktika’nın beyaz cezbedici güzelliğinin içinde penguen ve balinalarla sohbet ederken bulduk. Avrupa’nın eşsiz geçitlerinin virajlarında mest olurken Doğa Ana’ya binbir kez şükrettik. Bunların yanında ömür boyu süreceğini bildiğimiz öyle güzel dostlar edindik ki yola çıkmasaydık hiçbirinin farkına bile varamayacaktık…

Antarktika, pek çoğumuz için bir hayal olsa gerek! Neler hissettiniz?

Antarktika’da rüya gibi geçen 12 günün sonunda hislerimizi anlatacak kelime veya kelimeleri bulmakta zorlanıyoruz. El değmemiş görselliğinin büyüleyici güzelliğini izlerken zaman sanki duruyor. Buz parçacıkları bile insanın içini ısıtabilir mi diyorsunuz? Hele o her biri birbirinden şirin penguenlerle tanışma anımız yok mu? Kollarını açmış size doğru gelen sevimlilerin hepsini siz de kucaklamak istiyorsunuz ama izin verilmiyor. Sessizliğin ortasında sessizliğin sesini dinlemek müthişti… Bir taraftan bu doyumsuz kıtayı yaşarken gemide verilen eğitimlerde edindiğimiz bilgiler bu kıtaya olan merakımızı daha da arttırdı. Beyaz kıta anlatılmaz yaşanır diyoruz. Eğer çok isterseniz ulaşılamayacak bir hayal değil.

Bu gezinin sizi zorlayan tarafları ne oldu?

Başta zor gibi gelen her şey gezinin ilerleyen sürecinde ayrıntı oldu. Şimdi ise sadece tatlı anılar. Orta Amerika ülkeleri arasındaki sınır geçişleri iyimser haliyle 3-4 saat sürüyordu. 35-40 derecede güneşin altında motosiklet kıyafetleri ile beklemek pek de kolay olmuyor. Elektrik kesintisi veya sistemlerinin bozulması ile sınır geçişleri daha da eğlenceli hale geliyordu. Bu arada sabretmeyi öğreniyorsunuz…

Farklı coğrafyalarda zaman zaman hem hava hem de yol şartlarından dolayı sınırlarımızı zorladığımız sürüşler yapmamız gerekti. Gün içerisinde deniz seviyesinden 4500 metrelere çıktığımız, ısı farkının 30 dereceleri bulduğu oldu. Başta bedenimizin nasıl tepki vereceğinden çekinsek de öyle hızlı ayak uydurdu ki bizim bile şaşırdığımız anlar oldu.

Yemek, su ve kalacak yer bulmada nadir de olsa zor anlar yaşadığımız oldu. Önemli güvenlik sorunu yaşamadık ama güvenlik nedeniyle tedirginlik yaşadığımız bölgelerden de geçtik.

Öte yandan turunuzun en güzel yanlarından biri de, kuşkusuz Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğine vermiş olduğunuz destek…Yolculuğumuzu daha anlamlı hale getirebilmek için bir sosyal sorumluluk projesi ile birleştirmek istedik. Her an burun buruna olduğumuz omurilik felci riskine karşı hem dikkat çekmek hem de bir nebze de olsa onların seslerini duyurabilmek için Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğinin Akülü Tekerlekli Sandalye kampanyasına destek verdik. Hem web sitemizden elde ettiğimiz reklam gelirlerini bağışlayarak hem de takipçilerimizin cep telefonlarından gönderdikleri mesajlar veya banka bağışları ile maddi destek yaratmaya çalıştık.

Aslında bu yolculuğunuzun daha da öncesi var. Yıllardır motosikletle veya motosikletsiz pek çok ülke geziyorsunuz. Son gezinize nasıl karar verdiniz ve niye motoru tercih ettiniz?

İkimizin de seyahat etmeye düşkün olması bizi her fırsatta yeni yerler görmeye itti. 2009 yılında Güney Amerika’ya yaptığımız gezimiz sırasında dünyanın dört bir yanından gelmiş gençlerle tanıştık. Çoğu ya üniversiteyi yeni bitirmiş ya da okuluna, işine ara vermiş dünyayı geziyordu. O anda kısa süreli gezilerin bize yetmediğinin farkına vardık ve aynı anda birbirimize bakıp “Biz niye yapmıyoruz” dedik. İlk adım atılmış ve bundan sonraki planımız daha uzun süreli veya süresiz dünyayı dolaşmak olacaktı. 2013 yılından sonra motosiklet ile yaptığımız gezilerden aldığımız keyif karşısında bu planımıza motosikleti de dahil ettik.

 

Şu ana kadar toplam kaç ülke gezdiniz?

Özellikle kaç ülke gezdik diye saymadık, bizim için gezinin içeriği daha önemli. Ama bir rakam vermemiz gerekirse 5 kıtada 55 civarı ülkede bulunduk. Bunların bir kısmını neredeyse karış karış gezdik.

Bundan sonraki planlarınızı merak ettim. Eminim okuyucular da merak edecektir, önümüzdeki yıllarda uzun soluklu yeni bir geziniz var mı, planlarınız nedir?

Başta kısa süreli ama daha sonrası için uzun süreli hatta süre koymadan yaşam biçimimiz olacak bir gezi planımız var. Tabii ki motosiklet, sağlığımız el verdiği sürece her zaman hayatımızda olacak ama hepimizi taşıyacak bir de karavan düşüncemiz var. Kısa vadede motosikletle Afrika ve Asya, daha sonrasında da karavanla dünya turu hayallerimizi süslüyor…

Güney Amerika, Asya, Avrupa ve Karayipler’e yaptığınız pek çok geziyi detaylı bir şekilde sitenizde anlatmışsınız. Önereceğiniz ve sizin de favori rotanız hangisi veya hangileri?

Tek bir rota söylemek çok zor. Deniz tatili ve rahatına düşkün olanlar için Karayipler süper bir rota olacaktır. Hatta mümkünse uzun süreli gemi turları ile gitmek daha da keyifli olur. Doğaseverler için; Alaska hatta ABD ve Kanada’daki milli parkları da bu rotaya eklerseniz doyumsuz bir gezi planı olur.

Eşsiz doğasıyla Patagonya da favorilerimiz arasındadır. Meksika-Orta-Güney Amerika rotası; her tarz gezgin tarafından tercih edilebilir. Motosikletliler için Avrupa’daki dağ yolları müthiş keyifli. Asya, farklı kültürleri tanımak için bambaşka bir rota. Ama Güney Amerika bize hep daha sıcak geliyor. Birden fazla bulunmamızın, İspanyolcanın ve insanlarının sıcaklığının da etkisi olabilir…

Seyahat dolu kalın!

Sevgili Selin bu keyifli sohbet için tekrar teşekkür ederiz…

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign’in 38. sayısında yayımlandı.