Hayatımıza yön veren güç… Müzik!

Hayatımızın bu kadar içinde olup fark etmeden hayatımıza dahil ettiğimiz ses bulutları…

Aslı Balkan (26)
PR ve Pazarlama Uzmanı

 

 

 

Her sabah metro girişinde saksafon çalan adam… Tam karşısında “şarj cihazları, kulaklık” satan bir başkası (keşke şu an kulağımda olan kendine has tonlamasını burada betimlemenin bir yolu olsaydı)… Her geçtiğimde müzik yapan ve müzik taşıyan iki kişinin neden “bu duyduğunuz müziği gün boyu yanınızda taşıyın” mottosunda buluşmadığını anlamaya çalışarak geçiyorum yanlarından. Bir anda dile dolanan, gün boyu akılda çınlayan, zaman zaman mutlu eden bazen ağlatan… Karşımızda Müzik!

Artık dijital dünya ile yanımızda, yolda yürürken, duşta, bahçede her ortama mutluluk notalarını taşıyabiliyoruz.

Müziksiz, yaşam bir hata olurdu.

Nietzsche’nin dediği gibi…

Müziğin akıl oyunları…

Herhangi bir ses duyduğumuzda beynin on farklı bölümü bu duyduğu sese tepki vermeye çalışıyor, amigdala duygusal reaksiyonlarımızı tetiklerken motor korteks; ritim tutmamızı, dans etmemizi ya da herhangi bir enstrümanı çalmamızı sağlıyor. Hipocampus ise müziği hatırlamamıza, geçmişten tanıdık bir his ile uyarılmamıza sebep oluyor.

Konu müzik ya da sanata dokunan herhangi bir içerik olunca belirli fikirleri paylaşmada “görecelilik” filtresinin farkında olmak gerekiyor. Belirli araştırmalar sonucunda ortaya konulan verileri paylaşırken yine de herkesin müzikle kurduğu ilişkinin kendine has olduğunun altını çizmek gerekiyor.

Müziğin insanların konsantrasyonunu kolaylaştırdığı ve modunu değiştirdiği bir gerçek, şimdilerde ise nörobilim sayısal olarak da müziğin, beyin fonksiyonlarımızı ne derece etkilediğini kanıtlamaya imkan sağlıyor.  The New York Times gazetesinde yayınlanan “The Power Of Music, Tapped In a Cubicle” makalesinde Doktor Lesiuk’un gerçekleştirdiği bir araştırma, işyerlerinde sevdikleri müziği dinlemelerine izin verilen kişilerin işlerini daha kısa sürede bitirdiğinden söz ediyor.

Müzik listeleri arasındaki kişilik sırlarımız

Müzik, yeni tanışan kişiler arasında konuşulmak için tercih edilen en popüler konu oluyor. Peki müzik yeni tanışan iki insanın birbiri hakkında bir kanıya varabilmesi için neden bu kadar ayırt edici?

Birbirini tanımayan kişilerin arasında yapılan araştırmada, karşısındaki kişinin müzik listesinde ilk 10 şarkıyı incelemeleri isteniyor. İnceleme sonrasında kişilerin karşısındakilerin yeni deneyime olan açıklığı, dışa dönüklüğü, uzlaşmacı ya da vicdanlı olup olmadığı ve duygusal istikrarına dair bir sonuca varılması isteniyor. Buradan çıkan sonuçlar ise kişilerin gerçekleştirdiği standart bir kişilik testinin sonuçları ile karşılaştırılıyor. Araştırma sonucunda dinlediğimiz müziklerin, özellikle deneyime olan açıklık ve duygusal dengeye dair doğru ipuçları verdiği ortaya çıkıyor. Vokal içeren parçalardan hoşlanan kişiler dışa dönük olurken, “country” müzikten hoşlanan kişiler duygusal olarak daha dengeli oluyor. Caz dinleyen kişilerin ise daha entelektüel olduğu sonucu ortaya çıkıyor.

Heriot-Watt Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir başka araştırma ise dinlediğimiz müzik tarzlarının kişiliğimize dair bilgiler verdiğini gösteriyor. Araştırmaya göre; blues hayranları yaratıcı ve yüksek özgüvene sahip; klasik müzik sevenler içine kapanık, rock müzik sevenler dışarıya çıkmaktan hoşlanmayan kişiler olarak tanımlanıyor.

Çocukluktan gelen Mozart aşkı

90’lardaki çocuklar için “Mozart efekt” oldukça tanıdık bir kavram. Mozart efekt teorisi, bebeklere Mozart dinleterek daha zeki bireyler yaratılabileceğini savunan ebeveynlerin uyguladığı bir etki şoku olarak açıklanabilir. Bu bilgi doğru olmakla birlikte sadece Mozart müziğinin bu alkıştan faydalanması pek de adil değil. 7 yaşından önce gerçekleştirilen müzik aktivitelerinin beyin fonksiyonlarında ömür boyu kalıcı gelişim sağlayabildiği belirli araştırmalar ile kanıtlanmış durumda. Küçük yaşta koroda birlikte şarkı söyleyen çocukların derslerinde daha başarılı olduğu ve müzikle iç içe olan bebeklerin diğerlerine göre daha fazla gülümsediği, beyin gelişimlerininse daha hızlı tepki verdiği ortaya çıkan diğer sonuçlar arasında. 

Müzik yaşamın rengi, dokusu, her an’ın tamamlayıcısı. Hayatımıza bir yerinden müziği dahil etmek için hiçbir zaman çok erken ya da çok geç değil 🙂 

 

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Haziran 2017 sayısında yayımlandı.