İstanbul’da Eylül…

sena-hayta
Sena Hayta (27),                       İçerik Geliştirme – Sobraz

Ayarsız bir yaz, kafa karıştırıcı günler, iptal edilen etkinlikler ve tatiller derken koca bir mevsimi geride bıraktık. Her yaz işler azalır, bizler dinleriz derken bu yaz, iş izin verse de psikolojimiz stresten kurtulmaya izin vermedi. Tatil fotoğraflarını, snap’lerini bol bol izledik, like’ladık. Kimi zaman 3 gün tatile gidip 15 günlük, kimi zaman tüm yaz gezip 3 günlük paylaşım yapanlar oldu. Havaların yavaş yavaş oda sıcaklığı seviyesinde seyrettiği bugünlerde turizm acentesi fotoğraflarından biraz da olsa kurtulmaya başladık. Eylül ayıyla beraber şehre çöken rehavetle, festivallerin temaları müzik olmaktan çıktı, biraz daha kültür-sanat hareketlerine kaydı. Hala bu şehirde umut görenler için sokakta hayatın devam ettiğini ve edeceğini gösteren birçok motifi derledim topladım. Bayram telaşesi dışında şehrin keyfini çıkarmak isteyenler buyursun…

Öncelikle can güvenliğimiz!

Dünya’nın belki en güzel şehrinde yaşıyoruz. Evet belki de bu kaosu, bu renkleri, bu ikilemi seviyoruz ancak son zamanlarda ruhen ve fiziken güvende hissedemediğimiz zamanlar sıkça oluyor. Cinsiyetimiz ne olursa olsun sokaklarda çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalabiliyoruz. Kimi zaman yanıyoruz kimi zaman ise olan olaylara karşı içimiz yanıyor. Kadınlara ücretli/ ücretsiz savunma dersleri veren bazı eğitimler sayesinde ise hem mental hem de fiziksel olarak bu gibi durumlara karşı gardımızı almayı öğreniyoruz. Öz savunma ile güven inşa etmeye yarayan bu programlarla bir adım önde olmaya ne dersiniz? 3 Eylül’de Polonezköy’de gerçekleşecek Yoga& Self Defense etkinliği ile iç ve dış huzur aynı program çerçevesinde doğanın içinde bir araya geliyor. Yine 3 Eylül’de gerçekleşecek diğer bir etkinlik de Kadınlara Öz Savunma Seminerinin ikincisi. The Last Round isimli spor salonunda gerçekleşen etkinliğin sloganı “Fight Like a Girl” gerçekten ilgi çekici. Etkinliklerle pozitif ayrımcılığa dahi tahammülümüzün kalmadığı bu dönemde herkesi öncelikle zihnini sonra da bedenini korumaya davet ediyorlar.

O halde dışarı çıkalım…

istanbuldaeylul2
Bomontiada

Hayat bazen farklı tatları aynı anda yaşatmaz. Ekmeğin yağlı-reçelli tarafı yere düşer, “Murphy Kanunları” peşimizi bırakmaz. Aşkta kazansan işte kaybedersin, işin yolunda gitse yıldızların barışmaz, gezegenlerin gelmesi gideri hep sana çatar. Ama bazı karışımlar vardır ki ağzının tadını bilenlerin galaksiler arasında yolculuk yapmasını sağlar. Kokteyller, cumaların kralı, hafta sonunun tacı, gönlümüzün lunaparkıdır. Avrupa Yakası’nın kurtulan 3 bölgesinden, 3 kokteyl mekanı ile galaksiler arası yolculuğa hazır olun. Barmen’e “Bir tane daha” demeye çekinmeyeceğiniz bu mekanlar yaptıkları harika karışımlarla sizi küçük bir yolculuğa çıkarabilir. Aman ha, yanınızda galaksi rehberiniz yoksa bu işlere girişmeyin. Şimdiki zamanın en gözde alanlarından biri olan Bomontiada ücretsiz etkinlikleri, açık hava sineması ve caz dinletileri ile zaten kalbimizi çalmıştı. Alanda yer alan Kilimanjaro kokteylleri ise aklımızı başımızdan almaya devam ediyor. Kendi yarattıkları kokteyllerin yanında klasikler ile de yudumlanmaya değer karışımlar yapıyorlar. Diğer bir lokasyon Asmalımescit’te yer alan 5 Coctails & More, Oben Budak, Alexandre Kokoskeriya ve Berti Palambo’nun işlettiği mekan, kokteylleri yanında ortamı ile şehrin aort damarı kıvamında. Nişantaşı Topağacı’nda yer alan Efendi ise şık barmenleri, minicik ve cool iç tasarımı ile dertlere ortak oluyor, yine özel tatları ile dilinizin her noktasına nüfuz ediyor.

Boyan kadar konuş

istanbuldaeylul3

Eylül’de galeriler yavaş yavaş kapılarını açmaya başlıyor. Şarabı bol sergi açılışları, huzur bozmaya çalışanlara inat kadehleri tokuşturuyor. Ve bu hayatı anlamlı kılan sanatsal her türlü aktivitenin kutsal kasesi barışa kaldırılıyor. İptali bol festivaller döneminden sonra şehir yeniden sokak aralarından kendini yeşertmeye başlıyor. 17 Ağustos-7 Eylül arası gerçekleşen Mural İstanbul Street Art Festival, Kadıköy Belediyesi’ne karşı olan sevgimi bir kat daha artıran etkinliklerden. Kadıköy duvarlarındaki mural’lara yenilerinin ekleneceği ve dünyaca ünlü street art sanatçılarının performanslarını izleyebileceğimiz bu festival hala güzel bir şeyler olabileceğini duvarlara kazıyor. Diğer bir etkinlik ise Tight Aggressive’in düzenlediği Byzantion Fest’in 6.’sı. Burgazada’da gerçekleşen festivalde kafalar “gerçek anlamda” dağılıyor, “do it yourself” sevdalıları gün boyu atölyelere katılıyor. Hardcore ve punk gruplarının performans göstereceği festival, 3 Eylül günü şehirden biraz uzaklaşmak isteyenleri sert bir shot gibi çarpıyor. 23-25 Eylül arası ilk defa gerçekleşecek İstanbul Comics & Art Festival ise en iyi karikatüristleri, sokak sanatçılarını, animasyon ve illüstrasyon yaratıcılarını ağırlıyor.

Festivalin hası: Öz Festival

Marmaris Büfe başına kaç semt ismi, sonuna kaç çekim eki aldı kim bilir. Her şehirde birbirine benzemeye çalışan işletmelerin yaptığı binlerce amatör “follower brand” taktiği var. Şimdi bunu bir cebimize koyalım. Biliyorum ülke olarak yemeyi çok seviyoruz ancak her bir yemek türüne de festival yapılmaz ki be güzelim. Marmaris Büfe’nin türevleri gibi festival başına hangi yemeği alırsa sanki bir şölene dönüşüyormuş havası olan etkinlikler sağ olsun, ben gidip orada yemek yiyeceğime onlar beni yedi bitirdi. Pizza festivali, hamburger festival, makarna festivali, çiğ köfte festivali, lahmacun festivali derken içimiz dışımız festival oldu. Bu ay da benzeri birçok festival mevcut. Önerim yok, belli ki önermiyorum, ancak çok denemek isteyen olursa her gün minimum bir yeme-içme festivali daveti Facebook’unuza düşüyordur.

Hadi yine iyiyiz, hala yapacak bir şeyler var…

 

 

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Eylül 2016 sayısında yayımlandı.