Her sene yeni bir filmle izleyici karşısına çıkan Marvel filmleri her ne kadar olumlu eleştiriler de alsa genel hikaye anlamında değerlendirildiğinde benzer filmlerin izleyici karşısına çıktığını söylemek mümkün.
Alp Turgut (28)
Filmdoktoru.com
Campaign JR. Kasım 2017 sayısında “Süper Kahraman Filmlerinin Evrimi” adlı yazımda da bahsettiğim gibi gittikçe dizilişen süper kahraman filmleri çoklu karakterli filmlerle artık seriyi takip eden izleyici kitlesine hitap etmeye başladı. Filmlerin asıl hayal kırıklığı yaratan noktası ise finalde neler olacağını az çok tahmin edebiliyor olmamızdı. Bu sene vizyona giren Avengers serisinin sondan bir önceki filmi “Avengers: Infinity War”ın da benzer bir konuyla izleyici karşısına çıkacağını düşünmüştüm; fakat Marvel bu sefer ters köşe yapmayı başardı.
“Black Panther”la siyahi bir süper kahramanı öne çıkaran bir filmle izleyici karşısına çıkan Marvel, ses getirmeyi başardı. Zaman zaman açık bir şekilde görülen oldukça başarısız görsel efektleri ve klişeleşmiş olay örgüsüne rağmen yere göğe sığdıralamayan bir film olarak adını sinema tarihine yazıdan filmin bu kadar övgü almasının tek nedeni ne yazık ki politik doğruculuk. Martin Luther King ve Malcom X gibi iki farklı liderin metaforu yapılan filmde neredeyse tüm güçlü karakterlerin kadın olduğunu da unutmamak lazım. “Sonsuzluk Savaşı” ise bu noktada cesur tercihleriyle oldukça farklı bir Marvel filmi sunmakla kalmıyor aynı zamanda çoklu kahraman barındıran çizgi roman filmlerinde de bir yeniliğin, daha doğrusu değişimin kapısını aralıyor.
Güçlü bir kötü karakter
2008 yılında “Iron Man” ile başlayan “Thor” ve “Captain America”yla devam ederek Marvel filmlerinin ilk evre kahramanlarını harika bir şekilde bir araya toplayan Marvel’ın “Infinity War”la bayrağı seriye yeni eklenen karakterlere bir nevi devir tesliminin başlangıcını izleme şansı buluyoruz. 10 senedir ekranları süsleyen Robert Downey Jr., Chris Evans ve Chris Hemsworth gibi ünlü oyuncuların yavaş yavaş karakterlerini yeni isimlere bırakmaya başladığı filmin en önemli kozu ise serinin yeni kötü karakteri Thanos. Marvel filmlerinin genel sorunu olarak görülen kötü karakter probleminin “Black Panther”le çözülmesiyle kendini gösteren seride Thanos’un diğer iki boyutlu kötü karakterlerin aksine bir ideolojisinin olması karakteri kendi içinde tutarlı hale getiriyor. Yaşam sağlamak için günümüzün en büyük problemi olan nüfus sorununu odak noktasına taşıyan filmde Thanos, gezegenlere refah sağlamak için yaşayan canlıların yarısını öldürerek dengeyi amaçlıyor. Kendi gezegeninde yaşadığı trajedi sebebiyle kendini diğer canlıları kurtarmaya adayan Thanos’un kötülüğünün bir “iyiliğe” dayanması bir nevi karakteri seyirciye yaklaştırarak “kötü” kalıbından sıyrılmasını sağlıyor. İyilik adı altında yaptığı kötülüklerin tartışılır olmasını bir kenara bırakırsak Thanos’un bir amacının olması, sadece kötü olmak için kötü olmaması doğal olarak filmi diğer Marvel filmlerinin bir tık önüne koyuyor.
Sevilen karakterlere veda
Filmin bir diğer özel yanı ise seyirciyi şok eden finali. Süper kahraman filmlerinin genel problemi olan sonunun önceden tahmin edilebilirliği artık her seyirciyi rahatsız eden en önemli unsur olarak göze çarpıyor. Stüdyoların para kaynağı olarak karakterleri öldürmekten çekinen stüdyoların yeni filmlerinde ana karakterlere bir şey olmadığı gibi önceki filmlerde ölen karakterleri de tekrardan bir şekilde geri getirme neredeyse bir gelenek olmuş durumda. İşte bu noktada cesur kararlar vererek seyircide şok yaratan “Sonsuzluk Savaşı”, belki de daha yeni tanıştığımız çok ünlü karakterlere veda etmemizi sağlıyor. Finalinin diğer Marvel filmlerinin aksine çok da iyi olmayan filmde Thanos’un planı çerçevesinde oluşan olaylar artık bu evrenin bir değişime girdiğini ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının sinyallerini veriyor. Daha önceden de bahsettiğim gibi bir nevi bayrak devir teslimine seyirciyi hazırlayan filmin seneye vizyona girecek devam filmiyle daha acı verici bir finalle karşılaşacağımızın mümkün olduğunu düşünüyorum. Yine karakterleri geri getirme geleneğinin devam edeceğini fakat bununla beraber belki de hiç aklımıza getirmediğimiz başka karakterlere veda etmek zorunda kalacağımız devam filmiyle yeni bir evrenin başlangıcına tanıklık edeceğiz.
Marvel’ın önüne geçilemeyen başarısı
Marvel’ın bu noktaya gelebilmesinin en büyük nedeni ise kuşkusuz sabırla her karakteri ince ince işleyebilmesi. DC’nin aksine birden bire tüm karakterleri seyircinin önüne atmayan stüdyonun yarattığı filmlerle karakterleri seyirciyle tam olarak tanıştırabilmesi ve onlarla duygusal bir yakınlık sağlayabilmesi “Sonsuzluk Savaşı”nı bu kadar başarılı kılan en büyük etken. “Batman v Superman” filmiyle Superman’i öldüren ve seyircide bir gram bile duygusal etki bırakmayan DC’nin bir sonraki filmiyle sevilen karakteri tekrardan diriltmesi herkesin rahatlıkla tahmin edebileceği bir hareketti. Marvel’ı yakalayabilme umuduyla yapılan bir hamle olmasına rağmen seyirciye karakterlerle yakınlık kurma şansı vermediği için başarısızlığa uğrayan yapımın aksine Marvel stüdyoları 2008’den bu yana yaptığı her filmle yolunu “Sonsuzluk Savaşı”na hazırladı. İşte bu yüzden finaliyle seriyi takip edenlerin kalbine dokunan film, devam filmleri için şimdiden heyecan yaratmış durumda. Akıllarda yarattığı en büyük soru ise gelecek sene gelecek olan filmle bir devri sonlandıracak olan Marvel’ın bir sonraki seviyesi ne şekilde olacağı. Sanırım bunu görmek için bir 10 sene daha beklememiz gerekecek. “Sonsuzluk Savaşı”nın serinin 19. filmi olduğunu düşünürsek cevabı muhtemelen 38. filmde alacağız.
Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign’in 39. sayısında yayımlandı.