Önemli olan ürüne sahip olmak değil onu deneyimlemek

Eşyaların satın alınmalarındansa deneyime yönelik kiralanmasına aracılık eden paylaşım ekonomisi girişimi Bumerangla’yı kurucusu Gizem Sercan Ünsal’dan dinledik.

Gizem’in “Airbnb’nin lifestyle eşya versiyonu” olarak tanımladığı Bumerangla, deneyimle birlikte kişinin de eşya sahibinin de gelir kazanmasını sağlamak istiyor. Eşyaların deneyime yönelik kiralanması yönünde çalışmalar yapan ve paylaşım ekonomisi modelini uygulayan Bumerangla, şu an pazarın da ihtiyaçlarını test etmek amacıyla ürünlere bir sınırlandırma getirmiyor. Mobil uygulamaya geçiş ise 2017’deki en büyük hedeflerinden sadece biri.

Önce seni tanıyalım, sonra da Bumerangla yolculuğunun nasıl başladığını öğrenelim.

Endüstri mühendisliği lisansımın ardından kariyerimi pazarlamada devam ettirdim. Hem dijital pazarlama alanında hem de hızlı tüketim sektöründe marka yöneticisi olarak çalıştım. Bir yandan da sosyal projelerle ilgileniyorum. O yüzden işin teorik kısmını öğrenmek için sosyal projeler ve STK alanlarında master yaptım. Orada da paylaşım ekonomisi çalışmaya başladım. Fark yaratan işler yapmak adına girişimci olma arzum da vardı. Paylaşım ekonomisi ve girişim birleşince de ortaya Bumerangla çıktı. Fikir aşamasından itibaren yaklaşık bir senedir bu projeyle ilgileniyorum. Şu an prototip olarak çıktık ve çıkalı dört ay oldu. Geliştirmelerimiz hala devam ediyor. Özet olarak Bumerangla için, “Airbnb’nin lifestyle eşya versiyonu” diyebilirim. Daha çok deneyime yönelik eşyaların kiralanması yönünde çalışmalar yapıyoruz. Deneyim derken kast ettiğim de Y ve Z kuşağının deneyim odaklı olması. O yüzden daha çok bize farklı deneyimler sırasında eşlik edecek ekipmanlara yöneliyoruz.

İstenen her ürün koyulabiliyor mu yoksa sınırlama mı var?

Şu an pazarın da ihtiyaçlarını test etmek amacıyla çok bir sınırlandırma getirmiyoruz. Ürün ve fiyatlandırmalar moderasyondan geçiyor. Onlara biz müdahale edebiliyoruz. Ama çok sınırlandırmıyoruz. Ürün sahibi kullanmadığı zamanlarda eşyasını bu platforma yüklüyor.

Diğer taraf da ihtiyaç duyduğu, merak ettiği ve heves ettiği bir ürünü satın almadan buradan kiralayabiliyor. Böylelikle bir taraf elindeki üründen ek gelir elde ederken diğer taraf da heves ettiği bir şeyi çok daha uygun fiyata temin etmiş oluyor.

Mobil uygulamaya geçiş ne zaman?

Şu an mobil uygulamanın üzerinde çalışıyoruz. 2017’de onun da lansmanını yapmak istiyoruz.

Şu an sadece İstanbul’da mısınız yoksa Türkiye’nin çeşitli yerlerinden hizmet alınıyor mu?

Evet, her yerden olabiliyor. Şu an çok yeni ve İstanbul bazlı olduğumuz için daha çok İstanbul’dan ürün yüklemesi oldu. Ama Bursa ve İzmir’den de var. Tabii biz tüm Türkiye’ye yayılmak istiyoruz.

Peki şu anda kaç kişi çalışıyorsunuz? Kaç kişilik bir ekibiniz var?

Üç kişiyiz. Yazılımcı ortağım var ve dijital pazarlama ile iş geliştirmede de bizimle çalışan bir ekip arkadaşımız var. Bir de marka temsilcisi network’ü kuruyoruz bir yandan üniversitelere ulaşabilmek için.

İTÜ Çekirdek ile olan ilişkiniz nasıl başladı?

İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi’ne fikir aşamasındayken başvurdum. Önce bir sunum yapılıyor, orada elemelerden geçiliyor. Bu aşamalardan sonra Kuluçka Merkezi’ne kabul edildim. Sonrasında çeşitli elemeler devam etti. Yarı final elemesi, final derken en son Big Bang’te 5600 proje içinden ilk 20’ye kaldık ve Big Bang finalistlerindendik Bumerangla olarak. 10 aydır kuluçka merkezindeyiz. Big Bang sonrasında da bir sene daha hak kazandık. Tüm mentorluk ve ofis gibi haklarından faydalanıyoruz.

Markalarla işbirlikleriniz oluyor mu?

Aslında o alanda da çalışmalar yapmak istiyoruz. Hem kısa dönemde ihtiyaçları karşılayacak bir kiralama hem de bir ürünü satın almadan önce deneyip o yönde daha verimli karar vermeye yönelik bir kiralama yapılabiliyor. Bu da aslında bize firmaların yeni çıkardıkları ürünlere kullanıcı deneyimi yaratma şansı veriyor. Yani firmalar yeni çıkan ürünlerini bize verdiklerinde ve bu ürün Bumerangla üzerinden kiralandığında siz de ürünü satın almadan önce mağazada sadece bir iki dakika deneyip karar vermek yerine birkaç günlük kullanımlarla çok daha verimli bir karar vermiş oluyorsunuz. Biz de o yüzden firmalarla iş birlikleri yapıyoruz şu anda. Telefonu bile satın aldığınızda bir iki dakika oynayıp değil de uygulamalar, kamera ve akışkanlık gibi özellikleri birkaç günlük testlerle anlayabilirsiniz.

Güvenlik için çalışmalarınız ne yönde?

İlk olarak kişinin TC kimlik numarasını alarak isimle doğrulamasını yapıyoruz. Yani herhangi bir numara ya da isim verip geçemiyorlar. Algoritmamızda eşleşmeyi sağlıyoruz. Bunları doğruladıktan sonra kişilerle hangi ürünü hangi tarihler arasında aldığına dair yasal bir sözleşme imzalıyoruz. Bu da kiracıyı hasarlara karşı yasal bir yükümlülük altına alıyor. Hasar olduğu zaman hasarın telafisi konusunda ürün sahibinin talebine göre depozito blokesi konulabiliyor. Çalınma gibi durumlarda da kişinin kart bilgisi bizde olduğundan beyan doğrultusunda ürünün yaklaşık tutarını karttan çekebiliyoruz. Çalınması konusunda da böyle yasal bir hakkımız var. Bir yandan da sigorta şirketleriyle görüşüyoruz. Şu anda kiralama sektöründe örneği olmayan ‘hasarsızlık ekranı’ üzerinde geliştirmeler yapıyoruz. Bu da şöyle bir şey: Eşya sahibi eşyasını teslim etmeden önce cihaz çalışır durumdayken videosunu çekecek. Karşı taraf bunu onayladığında kiralama başlamış olacak. Böylece ek bir kırık ya da kameralar için lens çiziği varsa yolda ya da eşya sahibi gönderirken değil kiracıdan kaynaklandığı belli olmuş olacak.

Yurt dışında sizinle aynı işi yapan şirket var mı?

Birebir örneği yok. Yurt dışında Amsterdam bazlı bir firma var. O da aslında tam birebir örneğimiz değil. Biz hasarsızlık ekranlarıyla farklılaşıyoruz onlardan ve onlar daha çok paylaşım üzerine gidiyorlar. Biz kişinin de eşya sahibinin de gelir kazanmasını istiyoruz bir yandan ki paylaşım alışkanlığı daha da yaygınlaşabilsin. O yüzden birebir rakibimiz yok.

Tabii ki global olarak büyümeyi hedefliyoruz. Almanya ilk adım, sonraki hedefimiz tabii ki Amerika’ya açılmak. Almanya’nın biraz da şöyle bir avantajı var. Paylaşım ekonomisi denildiğinde Türkiye’de bir güven sorunu oluyor ama Almanya’da paylaşım ekonomisi davranışlarının daha yüksek olduğu biliniyor. O anlamda da bize fayda sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Fiyatlar neye göre sınırlanıyor?

Günlük kiralama fiyatının, satış fiyatının minimum yüzde 3’ü maksimum yüzde 10’u olacak şekilde belirlenmesini öneriyoruz. Ama kullanıcılar kendi isteklerine göre de belirleyebilirler. Yani platform bu sayede pazar dinamiklerini kendi oluşturacak.

Paylaşım ekonomisinin Türkiye’deki geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Tüm dünyada Airbnb ile başlayan bir trend bu aslında. Özellikle Y ve Z kuşağı olarak biz paylaşımın içinde doğduk. O yüzden daha önceki kuşaklara göre buna çok daha yatkınız. Bir yandan Airbnb gibi örnekler var. Bunlarla birlikte bir kültür paylaşımı da gerçekleşiyor. Asıl önemli olanın sahip olmak değil; o eşyaya, eve ya da otomobile erişmek olduğuna inanıyorum. O yüzden Türkiye’de de bu yönde bir trend olduğunu düşünüyorum.

Kullanıcılarınızın yaş grubundan bahsedebilir misiniz?

Üniversite öğrencileri ve yeni mezun genç profesyoneller, yani ana hedef kitlemiz için 20-30 yaş arası diyebilirim. Genellikle farklı deneyimler peşinde koşan, kampçılık, snowboard gibi sporlarla ilgilenip yeni ürünleri denemek isteyenler ya da teknoloji geek’leri tarafından tercih ediliyoruz. Tabii uygun maliyetli olması ayrı bir avantaj sağlıyor

Hedefimizde de hem uygun maliyetli olması hem de elinizdeki bütçeyle birçok deneyimi yaşamanızı sağlamak. Mesela bir kampa gideceğiniz zaman çadır, kamp ocağı ve sırt çantası gibi büyük bir paket çıkıyor. Ama bunu daha uygun maliyete gerçekleştirip oradan kalacak parayla bir kayak deneyimi yaşayabilirsiniz. Yani daha az paraya daha çok deneyim yaşatmaya çalışıyoruz.

2017 için hedefleriniz ve planlarınız neler?

Web üzerinde geliştirmelerimiz devam ediyor. Uygulamamız çıkacak 2017’de. 2017 yılının üçüncü çeyreğinde ise Almanya’ya da açılacağız. İlk başta Düsseldorf ile başlayacağız. Şimdi oradaki bağlantılarımızı ayarlıyoruz. Avrupa’ya açılmış olmayı ümit ediyoruz 2017’de. Sonra da umarım devamı gelir. 

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Ocak 2017 sayısında yayımlandı.