Reklamcılar 2017’de ne okudu?

Parıldayan bir yaratıcılıkla doğru içgörüyü oluşturabilmek için reklamcıların çokça okuması gerektiği aşikar. Peki reklamcılar 2017 yılında neler okudular, hangi kitaplardan etkilendiler? Müjde Bayındır

Tuğba Özbek, 24

Jr. Metin Yazarı, M.A.R.K.A.

 

 

Robert B. Cialdini – İknanın Psikolojisi

Robert B. Cialdini’nin ‘’İknanın Psikolojisi’’ kitabını okumaya bu yıl fırsat buldum. Sektörde oldukça bilinen ve sevilen bir kitap olduğu için bende merak uyandırmıştı. Günlük hayatımdaki yoğunluğumda ve sırada okunmayı bekleyen onlarca kitabımın arasında öne geçmesinin sebebi ise reklamcılık tarzları çok farklı olan ve fikirlerine güvendiğim iki farklı kişinin de aynı kitabı önermesi oldu. ‘’Fikirleri ve tarzları iki uç olan bu iki kişiyi aynı kitapta buluşturan ne olabilir?’’ sorusuyla kitaba başladım. Okuduğumda ikisinin birleştiği noktanın ‘’gerçek hayat’’ olduğunu gördüm. ‘’Evet ya… Gerçekten öyle’’ şeklinde kitabı özetleyebilirim. Bilincinde olarak ya da olmadan sergilediğimiz davranışlar ve verdiğimiz kararlara ışık tutan bir kitap. Bu yönüyle herkes keyifle okuyabilir.

Özge Arat, 29

Stratejik Planlamacı, Publicis One

 

 

Fumio Sasaki – Goodbye, Things: The New Japanese Minimalism


İletişim stratejistleri olarak işimizin odağı tüketicileri satın almaya motive edecek vaatlerde bulunmak. Minimalizm ise, aksine ne kadar az “şey”e sahip olunursa o kadar mutlu olunacağını vadediyor.

Bu farklı bakış açısını yakından incelemenin besleyici olacağını düşünüyordum, bu kitap da beni yanıltmadı. Yazarı Fumio “istemek” ve “ihtiyaç duymak” arasındaki ayrımı nasıl yaptığını ve bu ayrımın hayatını ve psikolojisini nasıl etkilediğini samimi bir şekilde anlatırken, bizlere oldukça zengin bir içgörü kaynağı sunuyor.

Bex Lewis – Keep Calm and Carry On: The Truth Behind The Poster

21. yüzyıla damgasını vurmuş olan “Keep Calm and Carry On” posterinin aslında 2. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin halkı sakinleştirmek için hazırlamış olduğu bir propaganda posteri olduğunu biliyor muydunuz?

Bex Lewis’in kitabı bu posterin hazırlanış ve yeniden keşfediliş hikayesini oldukça keyifli bir şekilde anlatıyor.

Nilay Çınar, 27

Stratejik Planlamacı, Medina Turgul DDB

 

 

Su Özdoğu – Fikri Rüyakaçıran Serisi

Üç kitaplık bir seri: Fikri Rüyakaçıran. Küçük kuzenime hediye almak üzere Tünel’de girdiğim bir kitapçıda denk gelmiştim. 7-8 yaşlarında bir türlü rüya göremeyen çocuğun hikayesini anlatıyor. Kocaman bahçeli bir evde babasıyla beraber yaşayan Fikri, bütün gün “çöpe atılmış pullar koleksiyonu”na bakarak hayaller kuruyor. Bu küçük dünyasındaki yalnızlığı günün birinde Kiki’nin gelmesiyle son buluyor. Sonra da birlikte rüyaların peşine düştükleri maceralar başlıyor. Kitap, sevimli bir dostluk öyküsünden daha derin anlamlar taşıyor. Özgüvenli, cesur küçük bir kızın kendi kabuğunda yaşayan bir çocuğun rüyalarına tekrar kavuşması için gösterdiği çaba, el ele verince nasıl da her şeyin üstesinden gelinebileceği kitabı sıradan bir çocuk hikayesi olmaktan uzaklaştırıyor. Beni en çok etkileyen hikayenin verdiği düşündürücü alt mesajlar olmuştu. Hayal gücünü harekete geçiren tatlı çizimler eşliğinde Fikri’yle beraber rüya ülkesine gitmek için çocuk olmaya hiç gerek yok. 🙂

Jbid Boyaciyan, 27

Jr. Metin Yazarı, Blab

 

 

Hakan Günday – Kinyas ve Kayra

Sevdiğim kitapların son sayfalarını okumam. Bu son 1 sayfa da olabilir. Son 20 sayfa da. Hatta şimdi bahsedeceğim kitaba baktım. 122 sayfa da olabiliyormuş.

Tercih etmiyorum. Kabul etmiyorum. İstemiyorum. Böyle bir şey yok. O yüzden son okuduğum kitaptan bahsederken yalan söylemiş olmayacağım. Çünkü okudum. Bitirmedim. Ama zaten bana, kitabı bitirip bitirmediğim sorulmadı. Ben sadece okudum. Ve yeri geldi. Bıraktım.

Kinyas ve Kayra’nın her şeyi bırakıp çekip gitmesi gibi. Birbirini birbirinden daha iyi anlayan, birbirlerinden başka kimsesi olmayan Kinyas ve Kayra gibi. Tüm bu danışıklı anlayışa rağmen doğru olanın yolları ayırmak olduğunu söyleyen Kinyas ve Kayra gibi. Ben de bıraktım.

“Okuduğum” kitabın son cümlesi. Kayra’dan.

Hiçbir şey yok. Hiçbir şey yok. Hiçbir şey yok.

Tatildeydim. 4 gün sürdü kitabı “okumam”. Kitabı kapatırken derin bir nefes aldığımı hatırlıyorum. Ve tatilin bitmesine 2 gün kala, “Tamam. Hazırım. Artık İstanbul’a dönebiliriz” dediğimi. Ne değişti hayatımda? Hala aynıyım.

Bazı şeyleri tercih etmiyorum. Kabul etmiyorum. İstemiyorum. Böyle bir şey yok diyorum.

Çünkü;

Hiçbir şey yok. Hiçbir şey yok. Hiçbir şey yok.

Biz ne okuduk?

Burak Özgül, 23

Jr. Editör, FourFourTwo Türkiye

 

 

Miguel Angel Violan – Pep Guardiola – Oyunu Değiştiren Felsefe

İyi bir futbolculuk kariyerinden sonra kusursuz bir teknik direktöre dönüşen Pep Guardiola’nın; kaliteli oyuncularla nasıl iletişim kurduğunu, en üst noktaya nasıl gelinebileceğini anlattığı, modern futboldaki başarısını, saha dışında nasıl bir hayat yaşadığını tüm samimiyetiyle aktardığı akıcı bir kitap.

Mehmet Akif Doğan, 24

Editör, Autocar

 

 

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski – İnsancıklar

Dostoyevski’nin 25. yaşında yazdığı ilk kitabın kütüphanedeki yeri, diğer eserlerinden sonra bir kez daha okununca değişti. Bu kadar içten ve sorgulatan fakat bir o kadar da basit kurgulanmış bir eser hatırlamıyorum. Makar ve Varvara’nın bize ne kadar “insancık” olduğumuzu anlatan ilişkileri, “Mutsuzluk bulaşıcı bir hastalıktır” sloganını aklımıza kazıyor.

Semiha Ahmed, 28

Editör

 

 

Alan Moore & Dave Gibbons – Watchmen

Bu yıl ev arkadaşım sayesinde ilk çizgi romanımı okudum: Watchmen. Çizgi roman macerama Alan Moore ve Dave Gibbons’un başyapıtıyla başlamak biraz iddialı oldu. Zira şimdi ne okumam gerektiğini bilmiyorum. Bazı öneriler geldi tabii. Sandman’i seversin diyenler oldu. Bakalım.

Bu yazı ilk olarak JR. by Campaign Aralık 2017 sayısında yayımlanmıştır.